Azerbaycanca İlk Dinsiz Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Azerbaycanca İlk Dinsiz Forum

Cesaretli Olun


    Tevrat'ın ve İncil'in değişmediğinin hadislerle kanıtı.

    avatar
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 72
    Kayıt tarihi : 25/09/09
    Nerden : Istanbul

    Tevrat'ın ve İncil'in değişmediğinin hadislerle kanıtı. Empty Tevrat'ın ve İncil'in değişmediğinin hadislerle kanıtı.

    Yeni mövzu tarafından Admin B. Sen. 27, 2009 12:29 pm

    “Hadis” Kaynaklarındaki Görüşler
    “De ki, ‘Doğru iseniz, delilinizi getirin.’”
    (Bakara 2:111)
    İbn Mace (ö. 886), Ebu Davud (ö. 888), Buhârî (ö. 869) ve Müslim’de
    (ö. 775), Tevrât’ın Musa’ya verilmiş bir kitap olduğu açıkça
    belirtilmektedir.1

    “Kur’ân, ibret vesilesi olarak, dillerde deveran edecek
    destan çapındaki gerçek hâdiseleri ele alır ve bunların
    sebeb ve neticelerini, hikmetli bir anlatışla ortaya koyar.
    Denizi ibrikte gösterme mehâreti içinde bu cüzî hâdiselerle,
    değişmez ictimâî kanunlar ve bozulmaz İlahî Prensipler
    anlatılmış olur.”2
    Hadis kitaplarına bakacak olursak açıkça görülüyor ki, Hz.
    Muhammed’in döneminde Kutsal Kitap sapasağlam mevcuttu. Hadislere göre
    Hz. Muhammed’in huzurunda Tevrât okunuyordu. En sağlam kabul edilen
    hadis kitaplarından biri olan “Sahih-i Buhârî” de şöyle bir hadis var:

    “Abdullah İbn-Ömer (ö. 693) radiya’llahu anhuma’dan rivayete
    göre (Medine’de) birtakım Yahudiler gelip Resulullah
    salla’llahu aleyhi ve sellem’e gelerek içlerinden bir
    erkekle bir kadının zina ettiğini hikaye ettiler, (ve
    ne hükmedersiniz? dediler). Resulullah sall’allahu
    aleyhi ve sellem onlara:
    --Siz, Recim -taşlamak- (hükmü) hakkında Tevrât’ta ne
    bulursunuz? diye sordu. Onlar:
    --Biz, zina edenleri teşhir ederiz, bunlar bir değnekle
    de döğülürler. Abdullâh İbn-i Selâm (ö. 664) bunlara:
    --Yalan söylüyorsunuz! Tevrât’ta Recim (âyeti) vardır,
    dedi. Bunun üzerine Tevrât’ı getirdiler. Ve kitabı
    açtılar. Yahudilerden birisi (Abdullah b. Sureyya, ö. 633)
    ____________________
    1. İbn Mace, Mukaddime 10:80; Ebu Davud, Kitabu’l-Akdiyye, s.
    27; Buhârî, Tevhid, s. 19; Müslim, Kitabu’l-Hudud, s. 28.
    Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrât, 1997. s. 44.
    2. Senih, Hâdislerin Işığında Hâdişeler, s. 119.
    elini Recim âyeti üzerine koyarak ondan önceki ve
    sonraki ayetleri okumaya başladı. Abdullâh İbn-i Selâm ona:
    --Elini kaldır! dedi. O da elini kaldırınca Recim
    âyeti görülüverdi. Yahudiler:
    --Ya Muhammed! Abdullah İbn-i Selâm doğru söylemiştir:
    Tevrât’ta hakikaten Recim ayeti vardır, dediler. Bunun
    üzerine (Resulullah zinanın vukûu hakkında şahid
    istedi. Dört Yahudi zani ile zaniye aleyhinde vech-i
    mahsûs ûzere şehadet ettiler) Resulullah da bunların
    recmolunmalarına hükmetti de recmolundular
    (taşlandılar).3
    Bu hadisten gayet açık bir şekilde anlaşıldığı gibi, Hz. Muhammed
    gerektiğinde Tevrât’ı getirtiyor ve ona uygun olarak hüküm veriyordu.
    Bu demektir ki, Muhammed döneminde Tevrât’ın değiştirildiği iddiası
    yoktu, olsa bile Hz. Muhammed buna inanmıyordu. Eğer Muhammed Tevrât’ın
    değiştirildiğini kabul etseydi, Tevrât’ın ayetlerine göre bir hüküm
    verir miydi? Eğer “Recm” ayeti değiştirilmiş ya da Tevrât’ta yok
    idiyse, Peygamber nasıl “Recm” ayetine müracaat edebilir ve de hahamlar
    olmayan ayetin üstünü nasıl kapatabilirlerdi? İlginç olanı da bu: İsâ
    Mesih buna benzeyen bir durumla karşılaştığı zaman buna çok farklı bir
    çozüm getirdi:

    “Din bilginleri ve Ferisiler, zinada yakalanmış bir
    kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsâ’ya,
    “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı dediler.
    Mûsâ, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını
    buyurdu, sen ne dersin? Bunları, İsâ’yı sınamak ve
    suçlayabilmek için söylüyorlardı. İsâ eğilmiş,
    parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı
    soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “Aranızda günahsız
    olan, ona ilk taşı atsın! dedi” (Yuhanna 8:3-7)
    Kur’ân’da zina suçunun sadece dayak cezası olduğu halde, günümüzde
    şeriat hükümlerine göre yönetilen İslâm devletlerinde zina için
    Kur’ân’da bulunan dayak cezası değil mütevatir (herkesin bildiği)
    sünnete dayanılarak, Tevrât’ın recm cezası (taşlanarak öldürülme)
    uygulanmaktadır. Burada peygamberin sünneti, Kur’ân’a değil, Tevrât’a
    dayandırılmaktadır, uygulanmaktadır.4

    ____________________
    3. Buhârî, Sahîh-i Buhârî, 9. cilt, 1482. hadis, ss. 317-318.
    4. Sezgin, Kur’ân’ın Tasdik Ayetlerinin Yorumu, s. 39.
    Müslim şöyle nakletmişti: “Ebu Hüreyre’nin (ö. 678) tanıklığıyla
    peygamberin söylediğini nakletmiştir; ‘Eskiden Muhammed demiştir ki,
    Ehl-i Kitaplar Tevrâtı İbranice olarak okuyorlardı, ve Müslümanlar için
    Arapça olarak tercüme ediyorlardı.’”5

    El-Parîsî Salman (ö. 656), Tevrât’tan şöyle okudu: “Yemeğin
    bereketi yemekten sonradaki el yıkama içinde bulunur; ve bunu Hz.
    Peygambere söylediğinde, O şunu söyledi:” Yemeğin bereketi hem yemekten
    önce hem de yemekten sonraki el yıkama içinde bulunur.” Tirmizi (ö.
    932) ve Ebu Davud (ö. 888) bunu nakletmişler.6

    Khaithama b. Abu Sabra şöyle aktarır: “Medine’ye geldim ve
    Allah’tan iyi bir dost için dua ettim, ve bana Ebu Hüreyreyi verdi.
    Onunla beraber otururken nasıl Allah’tan uygun bir oturma arkadaşı
    dilediğimi anlattım. O bana sordu: ‘Sen nereden geldin?’ Ve ben:
    ‘al-Küfe’den, iyilik aramaya geldim...’ O bana dedi: ‘Siz iki Kitab’a
    inanan Salman’ı tanıyor musunuz?’” Tirmizi bunu nakletmişti.7

    Zeyed b. Lebid demişti: “Hz. Peygamber bir olaydan bahsetti, ve
    ondan sonra bana şöyle dedi: ‘Bu Yahudiler ve Hıristiyanlar Tevrât ve
    İncîl okuyorlar ama bundan hiç bir şey anlamıyorlar, değil mi?’” Ahmad
    ve İbn Mace bunu nakletmişler. Ayrıca Tirmizi benzeyen bir şeyi aynı
    kişiden nakletmiştir, ve Darimi (ö. 869), Abu Umama’dan benzer bir şey
    nakletmişti.8

    “Hatice onun kuzeni Varaka bin Navfal bin Asad bin ‘Abdul ‘Uzza’nın
    yanında gitti, ve o İslâmiyet’ten önceki dönemde bir Hıristiyan idi ve
    İbranice olarak kitap yazıyordu. Allah’ın istediği miktara göre
    Müjde’den İbranice olarak yazıyordu. İhtiyar idi ve onun gözleri kör
    olmuştu.”9

    Ebu Hüreyre (ö. 678) demişti: “at-Tur’aya gittim ve Ka’b al-Ahbar
    ile beraber oturdum, ve o bana Tevrât hakkında anlatıyordu, ve ben ona
    Hz. Peygamber hakkında anlatıyordum... Ka’b Tevrât’ı okudu ve dedi,
    Allah’ın Elçisi doğru şöylemiştir.” ____________________

    5. Mişkatu’l Masabih, 1. Kitap, 6. Bölüm, s. 42.
    6. İbid, 20. Kitap, 1. Bölüm, s. 892.
    7. İbid, 26. Kitap, 39. Bölüm, ss. 1.371-1.372.
    8. İbid, 2. Kitap, 1. Bölüm, ss. 62-63.
    9. Al-Bukhârî, The Translation of the Meanings of Sahih al-
    Bukhari, 1. Kitap, s. 4.
    Malik (M.S. 717-796), Abu Davud (ö. 888), Tirmizi (ö. 932), ve Nesai (ö. 915) bunu nakletmişler.10
    “‘Ata’b. Yaşar demişti ki, Abdullah b. ‘Amr b. al-’As tanıştığımda
    ona şunu sordum: ‘Allah’ın Tevrât’taki Elçilerimizin tarifini anlatır
    mısın?’ O da bunu kabul etti ve bana dedi...’ Buhârî bunu nakletmişti,
    ve ayrıca Darimi buna benzeyen bir rivayeti, ‘Ata’ya dayanarak,
    nakletmişti, ve onun şahidi ise İbn Salam (ö. 838) idi.”11

    Buhârî’nın hadislerine göre, İbn ‘Abbâs şöyle demiştir: “Allah’tan
    çıkan sözlerin, tek bir kelimesini değiştirebilecek bir kimse yoktur.”
    Madem ki Eski Ahit ve Yeni Ahit Allah’ın Sözüdür, Allah kendi sözünün
    değiştirilmesine kesinlikle izin vermez. Bize Kutsal Kitabı gönderen
    Yüce Allah, kesinlikle bu kitapları koruyacak güçtedir.”12

    “Kitap Ehl-i’nden bazılarının İbranice Tevrât okumaya ve Arapça
    olarak Müslümanlara açıklamaya alışık oldukları, bazen Muhammed’i
    kızdırdıkları ve bu yüzden izleyicilerini onlardan duyduklarını kabul
    veya red etmekte dikkatli olmaları için uyardığı sır değildir.”13

    İmam Buhârî, Sahih’inde Abdullah b. Amr b. As’ın (ö. 685)
    tanıklığıyla peygamberin söylediğini nakletmiştir, “(İnsanlara) benim
    yanımda bir ayet olsa bile nakledin ve İsrailoğullarından (ne
    duyduysanız) hiç itiraz etmeden nakledin...”14

    “Al-Hafız el-Zehebî (ö. 1353) kaydediyor ki, Yahudilikten
    İslâmiyet’e dönen Abdullah İbn Selâm (ö. 664) peygambere geldi ve ona
    ‘(Dün gece) Kuran’ı ve Tevrât’ı okudum’ dedi. O da cevap verdi, ‘Bunu
    bir gece oku ve diğerini de bir başka gece oku’.”15

    Hz. Muhammed’in hadislerinden de Kutsal Kitap’tan alıntılar vardır:
    “Allah’ın Elçisi şöyle buyurdu: Allahu teala, ‘salih kullarım için hiç
    bir gözün görmemiş olduğu şeyler hazırladım’

    ____________________
    10. Mişkatu’l Masabih, 4. Kitap, 43. bölüm, s. 285.
    11. İbid, 26. Kitap, 18. Bölüm, s. 1.232.
    12. Sweetman, Islam and Christian Theology, 1. cilt, 1. bölüm,
    s. 140.
    13. Buhârî, Sahih of al-Bukhari, 9. Cilt, No. 460, s. 339.
    14. Buhârî, Sahih of al-Bukhari, 4. Cilt, no. 667, s. 442.
    15. al-Thalabi, Al-İman al-Thalabi Tathkarar al-Huffadh, 1 Cilt,
    s. 27.
    diyor.”16 Büyük bir ihtimalle bu hadis Pavlus’un Korintlilere

    birinci mektubundan alınmıştır:
    “Tanrı’nın, kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir
    göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir insan yüreği
    kavramamıştır. (1 Korintliler 2:9)
    İlginç olan, Hz. Muhammed bu sözleri Tanrı’nın Sözü olarak kabul
    ederken çoğu İslâm alimin Pavlus’un peygamber mektuplarının da
    Tanrı’nın vahyi olduğunu inkâr etmeleridir.

    “Durmadan Tanrı’ya şükretmemiz için bir neden daha var:
    Tanrı sözünü bizden işitip kabul ettiğiniz zaman bunu
    insan sözü olarak değil, gerçekte olduğu gibi Tanrı
    sözü olarak benimsediniz.” (1 Selanikliler 2:13)
    Hadisten bir başka örneğe de bakalım: “Muhammed’in yakın
    çevresinden Abdullah İbn-i Amr, sık sık Tevrât okurmuş. Bir gece
    rüyasında bir elinde bal, diğerinde yağ tuttuğunu, bazen bal tutan
    elini, bazen de yağ tutan elini yaladığını görmektedir. Abdullah İbn-i
    Amr rüyasını Muhammed’e anlatır. Muhammed, Abdullah’ın rüyasını iki
    kitab, yani bazen Tevrât bazen de Kuran okumasıyla yorumlar.”17

    Eğer Hz. Muhammed Tevrât’ın değiştirildiğini kabul etseydi,
    Abdullah’a “Tevrât değiştirilmiş bir kitaptır, artık okuma” ya da
    “Okurken dikkat et, bazı yerleri değiştirilmiştir” demez miydi? Bütün
    bunlar, Tevrât ve İncîl’in Hz. Muhammed’ten önce değiştirilmediğini
    kanıtlıyor. Bunların Hz. Muhammed’den sonra değiştirildiğini ise kimse
    ileri süremez. Çünkü o döneme ait Kutsal Kitap ile şu anda elimizde
    olan Kutsal Kitap arasında herhangi bir fark yoktur.18

    En’âm 6:91 ayetin indiriliş nedenini anlatan hadiste sözedilen
    kitabın Yahudilerin o gün ellerinde kitapları olduğu daha iyi
    anlaşılmaktadır. Çünkü Hasan Basri Çantay, Kuran’ı Hakim ve Meal-i
    Kerim, En’âm 6:91 ayetle ilgili dipnotunda Şeyhzade’den alınan hadis’e
    göre Malik bin Sayf adlı bir Yahudi bilgini

    ____________________
    16. Mişkatu’l Mesabih, s. 487, c. 1297; 1. bab, birinci fasıl:
    Cennet ve Cennet ehlinin vasfı hakkında; Pfander, Tevrât ve
    İncîl’de Tahrif Yoktur, s. 78.
    17. Buhârî, Sahîh-i Buhârî, 6. cilt, 987. hadis, s. 439.
    18. Karataş, Gerçekleri Saptıranlar, s. 66.
    bilgini Peygamberin yanına gelerek onunla kitaplar hakkında
    konuşmaya ve tartışmaya başlar, Peygamberin “Tevrât’ı Mûsâ’ya indiren
    Allah hakkı için bana haber ver: Kitabınızda “Allah şişman olan bilgine
    buğzeder” diye bir şey bulmadın mı? sözü üzerine şişman bir adam olan
    Malik bin Sayf’ın canı sıkılır ve “Allah hiçbir beşere (insana) hiçbir
    kitap indirmemiştir.” der. Bu suretle bütün kitapları toptan inkâr
    etmiş olur. Hadisin devamında olayı duyan Yahudilerin Malik bin Sayf’a
    “Yazıklar olsun sana, Mûsâ’ya Tevrât indirilmedi mi?” diye çattıklarını
    anlatıyor. Onun, “Muhammed beni öfkelendirdi de ondan söyledim”
    yolundaki yanıtı üzerine Yahudiler; “Böyle öfke ile kitabını inkâr eden
    adamı biz istemeyiz” diyerek görevinden uzaklaştırıyorlar.19

    “Allah’ı, O’nun şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar, zirâ
    “Allah, insana bir şey indirmedi.” dediler. De ki: “Öyleyse
    Mûsâ’nın, insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği, -
    ki siz onu parça parça kağıtlar hâline getirip
    gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz - ve ne sizin, ne de
    babalarınızın bilmediği şeylerin size öğretildiği Kitâbı kim
    indirdi?” “Allah” de, sonra onları, daldıkları bataklıkta
    oynayadursunlar.” (En’âm 6:91)
    Bu ayeti böylece günümüzde bazı İslâm alimlerinin ileri sürdüğü
    gibi, Tanrı’nın Mûsâ’ya bir kitap verdiğini, Tevrât’ın o gün
    Yahudilerin elinde bulunan kitap olduğunu da kanıtlamaktadır. Çünkü
    ayette Yahudilerin o kitabı kağıt parçalarına yazdıkları, bir kısmını
    gösterdikleri kitabın fiilen Yahudilerin elinde bulunan bir kitap
    olduğunu, ayette mevcut olan gerçek bir kitaptan bahsedildiğini
    göstermektedir.

    Ayet, peygamberin zamanında “Allah hiç kimseye hiçbir kitap
    indirmedi” diyen Yahudi din adamlarının ellerinde bulunan kitabı
    Mûsâ’ya indirdiğini kabul etmekle birlikte, Yahudilerin elinde bulunan
    Tevrât’ın tahrif edilmiş olduğunu ve gerçek Tevrât’ın kaybolduğunu öne
    süren İslâm ulemasına da kendi peygamberlerinin ağzından cevap
    vermektedir.

    “Musa’nın insalara nûr ve yol gösterici olarak getirdiği ve
    sizlerin parça parça kağıtlar halinde yazıp (insanlara) gösterdiğiniz,
    fakat çoğunu gizlediğiniz Kitabı kim indirdi?” cümlesinin kime hitap
    ettiği sorulabilir. Bu da elbetteki sadece Yahudilere hitap edebilir.
    Ama hangi Yahudiler? Hem Theodor Nöldeke ve Friedrich Schwally hem de
    Richard Bell, bu kelimelerin, ____________________

    19. Çantay, Kuran’ı Hakim ve Meal-i Kerim, En’âm 6:91.
    ancak Medine Yahudilerine hitap edebileceğini, dolayısıyla ayetin bu bölümün Medenî olduğunu ileri sürmüşlerdir.20
    Enam 6:91 ayeti Peygamberin zamanında Yahudilerde bulunan Tevrât’ı
    Allah’ın indirmiş olduğu kitap olarak kabul etmekte, bunu Peygambere
    söylemekte ve bunu kabul etmeyenleri “bataklığa dalmış” olarak
    tanımlamaktadır.21

    Hayber savaşı M.S. 628’te gerçekleşmiştir.22 Haykal’ın Hayât
    Muhammad adlı kitabına göre: “Hayber’in düşüşü ile birlikte Yahudi
    kuvveti İslâm ya da Müslümanları artık tehdit eden bir unsur olmadı.
    Hz. Muhammed’in Hayber topluluğunu bölmek için seçtiği elçi Abdullah
    İbn Revaha (ö. 629) bu hususta bizzat peygamberin talimatlarını
    izleyerek Yahudilere adil bir şekilde davrandı. Müslümanların savaşta
    ellerine geçirdikleri Tevrât metinlerini onlara geri vermesi onurlu bir
    davranıştı.”23 Demek ki, bu savaştan önce geçerli Tevrâtlar vardı,
    savaştan sonra da aynı metinler mevcut bulunuyordu.

    Hadis uzmanı olan Ernest Hahn’a göre, “Hadislerin kabul edilen ve
    tanınan derlemeleri arasında yeterince kanıt vardır ki, bu sayede
    Yahudi ve Hıristiyanlara ait Kutsal Yazıların tutarlılığını destekleyen
    Kur’an ile bu hadislerin de tam bir uyum ve bütünlük içinde olduklarını
    göstermek mümkündür.”24 Şu ana kadar, hadis ile ilgili
    araştırmalarımda, Tevrât ve İncîl hakkında ancak tek bir olumsuz hadis
    bulabildim.25 ALIM bilgisayar programını kullanarak, yapmış olduğum bir
    araştırmaya göre, Sahih-ı Buhari’nın yazmış olduğu 7.113 tane hadiste
    Tevrât ve İncîl kelimeleri Tevrât’ın 8 tane ve İncîl’in 3 tane olmak
    üzere referans olarak geçmektedir. Bu hadislerin hiç birinde Tevrât’ın
    ve İncîl’in tahrif edildiğine dair bir tek örnek bile bulunmamaktadır;
    tam tersine bu hadisler Tevrât ve İncîl’in Hz. Muhammed’ın döneminde
    hâlâ geçerli olduğunu söylemektedir. (Bkz. ALIM, 1.3; 6.3; 3.335;
    6.250; 6.478; 9.111; 9.507 & 9.532)

    Alıntıdır.

      Forum saatı: C. Apr. 19, 2024 9:12 am