Yapay seçilim [değiştir]
Yapay seçilimin sonuçları: Danua ve Çivava (melez)
Yapay seçilim, evcil hayvan ve bitkilerin kontrollü olarak
yetiştirilmesi sonucu gerçekleşir. İnsan eliyle hangi hayvan ya da
bitkinin üretileceğine karar verildiğinde, hangi genlerin gelecek
nesillere aktarılacağına da karar verilmiş olunur. Yapay seçilimin en
büyük etkisi evcil hayvanlarda gözlenir. Örneğin Danua ve Çivava
köpek cinslerinin arasındaki cüsse farkı yapay seçilimin bir sonucudur.
Çok farklı görünmelerine rağmen, her iki köpek cinsi de -diğer tüm
evcil köpek cinsleri gibi- günümüzden yaklaşık 15.000 yıl önce Çin'e
denk gelen bölgede evcilleştirilmiş olan bir kaç kurdun soyundan gelir.[10]
Birlikte evrim [değiştir]
Ana madde: Birlikte evrim
Birlikte evrim (İng: coevolution), iki veya daha fazla canlı türünün, birbirlerinin evrimini karşılıklı olarak etkilemesidir.[11] Örneğin bir bitkinin morfolojisindeki evrimsel bir değişiklik, o bitkiyle beslenen bir otçulun
morfolojisini etkileyebilir. Otçulda meydana gelen değişiklik de tekrar
bitkiyi etkileyebilir ve bu süreç karşılıklı devam eder.
Birlikte evrim, farklı türlerin ekolojik etkileşimleri arttığında gerçekleşme eğilimindedir. Bu ekolojik etkileşimler şöyle sıralanabilir:[11]
Birlikte evrimin en bariz örnekleri çoğunlukla ortak yaşamlı
olan bitki-böcek çiftlerinde görülür. Birçok bitki ve onların polen
taşıyıcıları olan böcekler varlıklarını devam ettirebilmek için
birbirlerine bağımlıdırlar. Ancak polen taşıyıcısı olmayan hayvanlarla
eşleşmiş bitki türleri de mevcuttur.[11]
Bazı Orta Amerika akasyaları, içi boş dikenlere ve yapraklarının sapında nektar salgılayan gözeneklere sahiptir. Acacia sphaerocephala (boğa boynuzlu akasya), dikenlerinin içine yuva yapan ve nektarla beslenen Pseudomyrmex karıncalarına ev sahipliği yapar. Karıncalarda akasyayı çeşitli otçullara karşı korur.[11] Bu ilişki birlikte evrimin bir sonucudur.[12]
Bitki karıncaların barınabilmesi için içi boş dikenleri ve nektar
salgılayan gözenekleri oluşturmuş, karıncalar da bitkiyi otçullardan
koruyan davranış biçimini geliştirmişlerdir.[11]
Karıncalar bitkiye zarar veren her türlü böcek ve tırtılı öldürmenin
yanısıra bitkinin civarındaki araziyi yabani otlardan temizlemekte,
gölge yapan yakındaki ağaçlara zarar vermektedirler.[12] Boğa boynuzlu akasya ve karınca arasındaki bu ilişki ilk kez 1874'te doğa tarihçisi Thomas Belt tarafından gözlenmiştir.[12]
Hayatın kökeni [değiştir]
Ana madde: Abiyogenez
Yaşam ağacı: Bakteriler, Ökaryotlar ve Arkeler
Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, biyolojik evrim için temel bir ön
şarttır, ancak evrimin işleyişini anlamak için hayatın kökeninin
bulunması gerekli değildir, çünkü bir kez canlı organizmalar ortaya
çıktığında evrim kurallarının işleyeceği deneylerle gözlenmiştir.[13]
Evrim için ilk organizma sorunu henüz tam anlamıyla çözülememiştir.
Ortaya çıkan ilk canlı organizma hakkında çeşitli teoriler
bulunmaktadır.
Şu anki bilimsel konsensüs karmaşık biyokimyanın, basit kimyasal
reaksiyonlar ile hayatı oluşturduğu yönündedir, ancak bunun nasıl
olduğu henüz tam anlamıyla çözülememiştir.[14]
Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, yaşayan ilk şeylerin yapısı veya
evrensel ortak atanın genetik yapısı ile ilgili bilgiler henüz eksiktir.[15][16] Dolayısıyla, hayatın tam olarak nasıl başladığı konusunda bir konsensüs bulunmamaktadır, ancak RNA gibi kendini kopyalayan moleküller[17] ve basit hücre yapıları[18] ile ilgili teoriler mevcuttur.
Evrim Kuramı'nın bilimsel statüsü [değiştir]
Daha çok bilgi için: Teori ve olgu olarak evrim
Modern bilimde kuram, tutarlı bir bütün oluşturan gerçekler ve açıklamalardır. Modern fiziğin temel taşlarından olan Görelilik ve Kuantum
kuramları, şu an üzerinde deliller toplanan, yeteri kadar test edilip
güven verdiklerinde kanun konumuna yükselecek hipotezler değillerdir.
Evrim kuramı da aynı statüye sahiptir. Biyolojideki birçok veriyi birleştirip anlaşılır kılar; henüz kanıtlanmamış, test aşamasında olan bir "tahmin" değildir.
Evrim kuramı, insanlığın kökenine ilişkin sonuçları nedeniyle ortaya
atıldığından bu yana sosyal ve politik alanda en çok tartışılan
bilimsel kuramdır. Bunun sonucunda, kuramın bilimsel algılanışı ile
popüler algılanışı oldukça farklı olagelmiştir. Evrim kuramına popüler
düzeyde karşı çıkan ve onun yerine yeryüzündeki canlılığın kökeni ve
çeşitliliğini doğaüstü bir yaratıcıya bağlayan akımlara genel olarak yaratılışçılık adı verilir.
Evrim kuramı, üç hususta açıklamalar getirir:[1]
Bu basamaklardan birincisi olan evrimin olgusu, evrimin temel taşı
ve son derece kesinlik arzeden bilgilere sahip olunan kısmıdır. Bu
hususta Darwin'in topladığı bir çok delilin üzerine yüzyıllardır bir
çok farklı biyoloji
dalı tarafından toplanan deliller eklenmiştir. Günümüzde organizmaların
evrimsel kökenlerine dair sahip olunan bilgiler, dünyanın yuvarlaklığı,
gezegenlerin hareketleri ya da maddenin moleküler yapısı kadar "kesinlik arzeden" bilimsel çıkarımlardır.[1] Burada kastedilen kesinlik,
şüphe götürmez bir gerçekliği ifade etmektedir. Diğer iki husustaki
bilimsel çalışmalar ise aralıksız devam etmekte, her geçen gün yeni bir
sonuca ulaşılmaktadır. Örneğin şempanze ve gorilin insana olan yakınlığının, babun veya diğer maymunlara olan yakınlıklarından daha fazla olduğu bugün kesin olarak bilinmektedir.[1]
Evrim kuramının bilimsel statüsü, eğitim, din, felsefe, bilim ve
politika bağlamında sıkça gündeme getirilmektedir. Bu konu daha çok Amerika Birleşik Devletleri'nde Hıristiyan
cemaat ve lobilerin öncülüğünde gündeme gelmektedir. Fakat diğer
ülkelerde, eğitim ve politikaya uzanmaya çalışan yaratılışçı görüşlerin
savunucuları tarafından da gündeme getirilmektedir. Evrim kuramını
destekleyen reddedilemez kanıtlar ve neredeyse mutlak denebilecek
derecede bir bilimsel konsensüs
olmasına rağmen, yaratılışçı şeklinde adlandırılan çevrelerce bilim
dünyasında iki kutup varmış gibi gösterilmeye çalışılır. Yaratılışçı
çevreler Amerika Birleşik Devletleri'nde, toplumdan büyük oranda destek
görmediği iddiası ile Evrim Kuramı'nın okullarda bilim derslerinde
okutulmasına karşı çıkmaktadır. Bu konuda Amerika'da yüzbinlerce bilim
insanını temsil eden bilimsel meslek kurumları ve onun yanında 72 Nobel
ödülü sahibi bilim insanı Evrim Kuramı'nı destekleyen bildiriler
yayınlamıştır. Buna ek olarak açılan davalarda evrim kuramının bilimsel
olduğu kabul görmüş bir teori olarak kabul edilmiş ve okullarda
okutulmasının devamına karar verilmiştir.
Bilimsel camianın büyük bölümü, biyoloji, paleontoloji, antropoloji
ve diger disiplinlerdeki görüngüleri açıklayan yagane kuramın Evrim
Kuramı olduğunda hemfikirdir. 1987 de yapılan bir araştırmanın
sonuçlarına gore Amerika'daki doğa bilimleri alanında 500,000 bilim
insanından yaklaşık %99.85'lik bir bolümünün evrim teorisini
desteklediği ortaya konulmuştur. Evrim-yaratılış tartışmalarında uzman
konumunda olan Brian Alters,
doğa bilimleri alanlarında çalışan tüm bilim insanlarının %99.9'unun
Evrim Kuramı'nı desteklediğini belirtmiştir. Benzer şekilde, dünyanın
değişik ülkelerindeki bilimsel çevreler defalarca Evrim Kuramı'nın
bilimsel olduğuna ilişkin bildiriler yayınlamıştır[19].
1987 yılında Amerika'daki biliminsanları arasında yapılan bir
araştırma, 480.000 bilim insanından sadece 700 bilim insanının
yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar ettigini, ya da Evrim
Kuramı'na karşı şüphe duyduğunu göstermiştir. Ve bu 700 (%0.158) bilim
insanından sadece küçük bir bölümü doğa bilimleri alanında akademik
çalışma yapmaktadır [20].
Son yıllarda yapılan benzeri karşılaştırmalar, Evrim Kuramı'nı bütünü
ile reddeden ya da ona karşı şüphe duyan bilim insanlarının oranının
yaklaşık olarak %0.054 civarında olduğunu göstermiştir. Karşı
çıkanların %75.1'i biyoloji dışındaki bilim dallarında çalışmaktadır.
Steve Projesi [değiştir]
Ana madde: Steve Projesi
Yaratılışçıların, "evrim konusunda bilimsel konsensüs olmadığı" yönündeki iddialarını çürütmek için, Amerika Ulusal Bilimler Akademisi, Steve Projesi'ni
başlatmıştır. Bu projenin amacı, isminde sadece Steve geçen bilim
insanlarının kaç tanesinin Evrim Kuramı'nı desteklediğini ortaya
koymaktır. Ortaya çıkan liste (Steve-o-metre)
çoğunluğu biyoloji dallarında çalışan, isimlerinde Steve sözcüğü ya da
bu ismin değişik telaffuzları geçen bilim insanlarını sıralamakta ve
Yaratılışçılar ile Yeni Yaratılışcıların yayınlamış oldukları listelerden daha kalabalık olduğunu göstermektedir.
Evrimi kabul eden sadece Steve isimli bilimadamları, evrimi kabul etmeyen tüm bilim insanlarından daha fazladır. Bu projede James gibi çok daha yaygın (1. sırada[21]) bir isim yerine Steve gibi çok daha az kullanılan (74. sırada[22]) bir ismin seçilmesi de araştırmanın sonuçlarının güvenilirliğini desteklemektedir.
Bilimsel konular, elbette kimin listesinin daha uzun olduğu
temelinde tartışılmamalıdır fakat dünyada bilim dünyasında bir
çelişkinin olmadığını, tam tersine çok güçlü bir konsensüsün olduğunu
göstermesi açısından Steve Projesi eğlendirici bir örnektir.
Türkiye'de ve Dünya'da halkın evrime bakışı [değiştir]
2005 yılında gelişmiş ülkeler seviyesindeki 34 ülkeyi içeren bir
çalışmada, "evrimi doğru kabul edenlerin oranı" yaklaşık %27 ile en
düşük Türkiye'de bulunmuştur.[23][24] Türkiye'den sonra ise %40 ile, akıllı tasarım akımının ortaya çıktığı ABD yer almaktadır.
Gelişmiş Avrupa devletlerinde evrimin doğru kabul edilme oranları Türkiye'den ve Amerika'dan çok daha yüksektir. İzlanda'da halkın %80'inden fazlası, Danimarka, Fransa, İngiltere, Japonya'da yaklaşık %80'i evrimi kesin olarak doğru kabul etmektedir. Geri kalanların büyük bir kısmı ise emin olmadığını belirtmiştir.[23]
Michigan Devlet Üniversitesi'nde siyasal bilimler uzmanı olarak görev yapan profesör Jon Miller, Türkiye'nin henüz gelişmekte olan bir ülke olduğunu, medeniyetinin zirvesine henüz ulaşmadığını, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki halkın tamamen eğitimsiz ya da çok az eğitimli olduğunu dile getirmiş, bir çok ülke tarafından özgür dünyanın lideri kabul edilen ABD'nin
durumunun çok daha vahim olduğunu vurgulamıştır. Miller'e göre, eğitim
seviyesi artırılırsa Türkiye, bir kaç sene içerisinde, evrime bakış
açısından ABD'yi geçebilecektir.[24]
Yapay seçilimin sonuçları: Danua ve Çivava (melez)
Yapay seçilim, evcil hayvan ve bitkilerin kontrollü olarak
yetiştirilmesi sonucu gerçekleşir. İnsan eliyle hangi hayvan ya da
bitkinin üretileceğine karar verildiğinde, hangi genlerin gelecek
nesillere aktarılacağına da karar verilmiş olunur. Yapay seçilimin en
büyük etkisi evcil hayvanlarda gözlenir. Örneğin Danua ve Çivava
köpek cinslerinin arasındaki cüsse farkı yapay seçilimin bir sonucudur.
Çok farklı görünmelerine rağmen, her iki köpek cinsi de -diğer tüm
evcil köpek cinsleri gibi- günümüzden yaklaşık 15.000 yıl önce Çin'e
denk gelen bölgede evcilleştirilmiş olan bir kaç kurdun soyundan gelir.[10]
Birlikte evrim [değiştir]
Ana madde: Birlikte evrim
Birlikte evrim (İng: coevolution), iki veya daha fazla canlı türünün, birbirlerinin evrimini karşılıklı olarak etkilemesidir.[11] Örneğin bir bitkinin morfolojisindeki evrimsel bir değişiklik, o bitkiyle beslenen bir otçulun
morfolojisini etkileyebilir. Otçulda meydana gelen değişiklik de tekrar
bitkiyi etkileyebilir ve bu süreç karşılıklı devam eder.
Birlikte evrim, farklı türlerin ekolojik etkileşimleri arttığında gerçekleşme eğilimindedir. Bu ekolojik etkileşimler şöyle sıralanabilir:[11]
- Avcı - av
- Parazit - ev sahibi (konak)
- Mücadele halindeki türler
- Ortak yaşamlı türler
Birlikte evrimin en bariz örnekleri çoğunlukla ortak yaşamlı
olan bitki-böcek çiftlerinde görülür. Birçok bitki ve onların polen
taşıyıcıları olan böcekler varlıklarını devam ettirebilmek için
birbirlerine bağımlıdırlar. Ancak polen taşıyıcısı olmayan hayvanlarla
eşleşmiş bitki türleri de mevcuttur.[11]
Bazı Orta Amerika akasyaları, içi boş dikenlere ve yapraklarının sapında nektar salgılayan gözeneklere sahiptir. Acacia sphaerocephala (boğa boynuzlu akasya), dikenlerinin içine yuva yapan ve nektarla beslenen Pseudomyrmex karıncalarına ev sahipliği yapar. Karıncalarda akasyayı çeşitli otçullara karşı korur.[11] Bu ilişki birlikte evrimin bir sonucudur.[12]
Bitki karıncaların barınabilmesi için içi boş dikenleri ve nektar
salgılayan gözenekleri oluşturmuş, karıncalar da bitkiyi otçullardan
koruyan davranış biçimini geliştirmişlerdir.[11]
Karıncalar bitkiye zarar veren her türlü böcek ve tırtılı öldürmenin
yanısıra bitkinin civarındaki araziyi yabani otlardan temizlemekte,
gölge yapan yakındaki ağaçlara zarar vermektedirler.[12] Boğa boynuzlu akasya ve karınca arasındaki bu ilişki ilk kez 1874'te doğa tarihçisi Thomas Belt tarafından gözlenmiştir.[12]
Hayatın kökeni [değiştir]
Ana madde: Abiyogenez
Yaşam ağacı: Bakteriler, Ökaryotlar ve Arkeler
Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, biyolojik evrim için temel bir ön
şarttır, ancak evrimin işleyişini anlamak için hayatın kökeninin
bulunması gerekli değildir, çünkü bir kez canlı organizmalar ortaya
çıktığında evrim kurallarının işleyeceği deneylerle gözlenmiştir.[13]
Evrim için ilk organizma sorunu henüz tam anlamıyla çözülememiştir.
Ortaya çıkan ilk canlı organizma hakkında çeşitli teoriler
bulunmaktadır.
Şu anki bilimsel konsensüs karmaşık biyokimyanın, basit kimyasal
reaksiyonlar ile hayatı oluşturduğu yönündedir, ancak bunun nasıl
olduğu henüz tam anlamıyla çözülememiştir.[14]
Hayatın ilk kez ortaya çıkışı, yaşayan ilk şeylerin yapısı veya
evrensel ortak atanın genetik yapısı ile ilgili bilgiler henüz eksiktir.[15][16] Dolayısıyla, hayatın tam olarak nasıl başladığı konusunda bir konsensüs bulunmamaktadır, ancak RNA gibi kendini kopyalayan moleküller[17] ve basit hücre yapıları[18] ile ilgili teoriler mevcuttur.
Evrim Kuramı'nın bilimsel statüsü [değiştir]
Daha çok bilgi için: Teori ve olgu olarak evrim
Modern bilimde kuram, tutarlı bir bütün oluşturan gerçekler ve açıklamalardır. Modern fiziğin temel taşlarından olan Görelilik ve Kuantum
kuramları, şu an üzerinde deliller toplanan, yeteri kadar test edilip
güven verdiklerinde kanun konumuna yükselecek hipotezler değillerdir.
Evrim kuramı da aynı statüye sahiptir. Biyolojideki birçok veriyi birleştirip anlaşılır kılar; henüz kanıtlanmamış, test aşamasında olan bir "tahmin" değildir.
Evrim kuramı, insanlığın kökenine ilişkin sonuçları nedeniyle ortaya
atıldığından bu yana sosyal ve politik alanda en çok tartışılan
bilimsel kuramdır. Bunun sonucunda, kuramın bilimsel algılanışı ile
popüler algılanışı oldukça farklı olagelmiştir. Evrim kuramına popüler
düzeyde karşı çıkan ve onun yerine yeryüzündeki canlılığın kökeni ve
çeşitliliğini doğaüstü bir yaratıcıya bağlayan akımlara genel olarak yaratılışçılık adı verilir.
Evrim kuramı, üç hususta açıklamalar getirir:[1]
- Evrimin olgusu (İng: fact of evolution) - canlı organizmaların ortak atalardan geldikleri ve birbirleri ile akraba oldukları bilgisi.
- Evrimsel tarih - Türlerin birbirlerinden tam olarak ne zaman ayrıldıkları ve bu ayrımların detayları.
- Evrimi gerçekleştiren mekanizma ve süreçler.
Bu basamaklardan birincisi olan evrimin olgusu, evrimin temel taşı
ve son derece kesinlik arzeden bilgilere sahip olunan kısmıdır. Bu
hususta Darwin'in topladığı bir çok delilin üzerine yüzyıllardır bir
çok farklı biyoloji
dalı tarafından toplanan deliller eklenmiştir. Günümüzde organizmaların
evrimsel kökenlerine dair sahip olunan bilgiler, dünyanın yuvarlaklığı,
gezegenlerin hareketleri ya da maddenin moleküler yapısı kadar "kesinlik arzeden" bilimsel çıkarımlardır.[1] Burada kastedilen kesinlik,
şüphe götürmez bir gerçekliği ifade etmektedir. Diğer iki husustaki
bilimsel çalışmalar ise aralıksız devam etmekte, her geçen gün yeni bir
sonuca ulaşılmaktadır. Örneğin şempanze ve gorilin insana olan yakınlığının, babun veya diğer maymunlara olan yakınlıklarından daha fazla olduğu bugün kesin olarak bilinmektedir.[1]
Evrim kuramının bilimsel statüsü, eğitim, din, felsefe, bilim ve
politika bağlamında sıkça gündeme getirilmektedir. Bu konu daha çok Amerika Birleşik Devletleri'nde Hıristiyan
cemaat ve lobilerin öncülüğünde gündeme gelmektedir. Fakat diğer
ülkelerde, eğitim ve politikaya uzanmaya çalışan yaratılışçı görüşlerin
savunucuları tarafından da gündeme getirilmektedir. Evrim kuramını
destekleyen reddedilemez kanıtlar ve neredeyse mutlak denebilecek
derecede bir bilimsel konsensüs
olmasına rağmen, yaratılışçı şeklinde adlandırılan çevrelerce bilim
dünyasında iki kutup varmış gibi gösterilmeye çalışılır. Yaratılışçı
çevreler Amerika Birleşik Devletleri'nde, toplumdan büyük oranda destek
görmediği iddiası ile Evrim Kuramı'nın okullarda bilim derslerinde
okutulmasına karşı çıkmaktadır. Bu konuda Amerika'da yüzbinlerce bilim
insanını temsil eden bilimsel meslek kurumları ve onun yanında 72 Nobel
ödülü sahibi bilim insanı Evrim Kuramı'nı destekleyen bildiriler
yayınlamıştır. Buna ek olarak açılan davalarda evrim kuramının bilimsel
olduğu kabul görmüş bir teori olarak kabul edilmiş ve okullarda
okutulmasının devamına karar verilmiştir.
Bilimsel camianın büyük bölümü, biyoloji, paleontoloji, antropoloji
ve diger disiplinlerdeki görüngüleri açıklayan yagane kuramın Evrim
Kuramı olduğunda hemfikirdir. 1987 de yapılan bir araştırmanın
sonuçlarına gore Amerika'daki doğa bilimleri alanında 500,000 bilim
insanından yaklaşık %99.85'lik bir bolümünün evrim teorisini
desteklediği ortaya konulmuştur. Evrim-yaratılış tartışmalarında uzman
konumunda olan Brian Alters,
doğa bilimleri alanlarında çalışan tüm bilim insanlarının %99.9'unun
Evrim Kuramı'nı desteklediğini belirtmiştir. Benzer şekilde, dünyanın
değişik ülkelerindeki bilimsel çevreler defalarca Evrim Kuramı'nın
bilimsel olduğuna ilişkin bildiriler yayınlamıştır[19].
1987 yılında Amerika'daki biliminsanları arasında yapılan bir
araştırma, 480.000 bilim insanından sadece 700 bilim insanının
yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar ettigini, ya da Evrim
Kuramı'na karşı şüphe duyduğunu göstermiştir. Ve bu 700 (%0.158) bilim
insanından sadece küçük bir bölümü doğa bilimleri alanında akademik
çalışma yapmaktadır [20].
Son yıllarda yapılan benzeri karşılaştırmalar, Evrim Kuramı'nı bütünü
ile reddeden ya da ona karşı şüphe duyan bilim insanlarının oranının
yaklaşık olarak %0.054 civarında olduğunu göstermiştir. Karşı
çıkanların %75.1'i biyoloji dışındaki bilim dallarında çalışmaktadır.
Steve Projesi [değiştir]
Ana madde: Steve Projesi
Yaratılışçıların, "evrim konusunda bilimsel konsensüs olmadığı" yönündeki iddialarını çürütmek için, Amerika Ulusal Bilimler Akademisi, Steve Projesi'ni
başlatmıştır. Bu projenin amacı, isminde sadece Steve geçen bilim
insanlarının kaç tanesinin Evrim Kuramı'nı desteklediğini ortaya
koymaktır. Ortaya çıkan liste (Steve-o-metre)
çoğunluğu biyoloji dallarında çalışan, isimlerinde Steve sözcüğü ya da
bu ismin değişik telaffuzları geçen bilim insanlarını sıralamakta ve
Yaratılışçılar ile Yeni Yaratılışcıların yayınlamış oldukları listelerden daha kalabalık olduğunu göstermektedir.
Evrimi kabul eden sadece Steve isimli bilimadamları, evrimi kabul etmeyen tüm bilim insanlarından daha fazladır. Bu projede James gibi çok daha yaygın (1. sırada[21]) bir isim yerine Steve gibi çok daha az kullanılan (74. sırada[22]) bir ismin seçilmesi de araştırmanın sonuçlarının güvenilirliğini desteklemektedir.
Bilimsel konular, elbette kimin listesinin daha uzun olduğu
temelinde tartışılmamalıdır fakat dünyada bilim dünyasında bir
çelişkinin olmadığını, tam tersine çok güçlü bir konsensüsün olduğunu
göstermesi açısından Steve Projesi eğlendirici bir örnektir.
Türkiye'de ve Dünya'da halkın evrime bakışı [değiştir]
2005 yılında gelişmiş ülkeler seviyesindeki 34 ülkeyi içeren bir
çalışmada, "evrimi doğru kabul edenlerin oranı" yaklaşık %27 ile en
düşük Türkiye'de bulunmuştur.[23][24] Türkiye'den sonra ise %40 ile, akıllı tasarım akımının ortaya çıktığı ABD yer almaktadır.
Gelişmiş Avrupa devletlerinde evrimin doğru kabul edilme oranları Türkiye'den ve Amerika'dan çok daha yüksektir. İzlanda'da halkın %80'inden fazlası, Danimarka, Fransa, İngiltere, Japonya'da yaklaşık %80'i evrimi kesin olarak doğru kabul etmektedir. Geri kalanların büyük bir kısmı ise emin olmadığını belirtmiştir.[23]
Michigan Devlet Üniversitesi'nde siyasal bilimler uzmanı olarak görev yapan profesör Jon Miller, Türkiye'nin henüz gelişmekte olan bir ülke olduğunu, medeniyetinin zirvesine henüz ulaşmadığını, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki halkın tamamen eğitimsiz ya da çok az eğitimli olduğunu dile getirmiş, bir çok ülke tarafından özgür dünyanın lideri kabul edilen ABD'nin
durumunun çok daha vahim olduğunu vurgulamıştır. Miller'e göre, eğitim
seviyesi artırılırsa Türkiye, bir kaç sene içerisinde, evrime bakış
açısından ABD'yi geçebilecektir.[24]