İnsanda
5 duyu organı
var.Burnumuz,Dilimiz,Gözümüz,Kulaklarımız,Derimiz.Materyalistler
genelde Tanrıyı kabul etmezler.Neden?Çünkü Tanrıyı maddeden bağımsız
olarak tanımlarlar ve maddeden bağımsız bir şeyin maddeyi nasıl
yarattığına bir anlam veremezler bu yüzden de Tanrı yok derler.Bu durum
aslında ilk bakışta çok mantıklı.Çünkü 5 duyu organımızı kullandığımız
zaman gerçekten de yukarıda anlattığım gibi bir tablo ortaya çıkar.Peki
diyelim ki,gözlerimizi ortadan kaldırdık.Göz diye bir duyu organımız
artık yok.O zaman demek ki,renklerden haberimiz olamazdı.Çünkü renkleri
anlamamızın başka bir yolu yok.Peki burnumuz olmasaydı,kokulardan
haberimiz olur muydu?Tabiki de olmazdı! Peki kulaklarımız olmasaydı ses
nedir bilir miydik?Tabiki de hayır! Ya derimiz olmasaydı
dokunabileceğimiz şeyleri hayal edebilir miydik? Edemezdik elbette!
Ancak renklerin olduğunu bilmeyen veya kokunun ne olduğunu anlayamayan
ya da sesten haberi olmaya bir sürü insan var aramızda.Ve sadece onlar
için yoktur bu söylediklerim.
Buraya
kadar tamam.Şimdi sizden bir şey rica edicem.Lütfen öyle bir duyu
organı hayal edin ki maddeden bağımsız olan şeylerden de haberiniz
olsun.Ben burda asla cin veya ruhları savunmuyorum zaten onların var
olduklarına da inanmıyorum.Sadece şunu anlatmaya çalışıyorum,insan
vücudu eğerki bir yerde yetersiz kalıyorsa ötesi yoktur demek aptallık
olur.'Çünkü evrendeki her şey bizim algılayabildiklerimizle sınırlı
değil.'Belki de bir fazla duyu organımız olsaydı Tanrıyı
anlayabilirdik.Veya evrimin öyle bir aşaması gelecek ki,Tanrıyı
algılayabilicez.. .Bana kalırsa ben Tanrının var olduğuna inanırım.Ve
Tanrıya sadece var olduğu için saygı gösteririm.Eskilere baktığımız
zaman tüm dinleri kökeninde 'güneş'e hayranlığın yattığını
görebilirsiniz.Bu benzetme saçma olduğu kadar mantıklıdır da.Benim
Tanrı anlayışıma göre,o sadece onu arayanlara görünür.'Eğer ki, güneşin
önüne çıkma isteğimiz yoksa güneş bizim önümüze çıkmaz.'Ve böylece hep
karanlıkta kalırız.Bence Tanrı da böyledir.Herkese eşit mesafededir.Ve
en tepededir.Görememek için sadece saklanmamız lazım.Ve o da sadece
saklananlara görünmez.Tanrının müdahile etmesi ve müdahile etmemesi
bununla sınırlıdır diye düşünüyorum.Eğer ki aydınlanmak istiyorsanız
yani Tanrıyı görmek istiyorsanız sadece saklandığınız yerden çıkmanız
yeterli.Tüm ihtişamıyla sizi saracaktır.Gözleri olan birisine güneşi
göstermek aptallık olur.Tanrıda da durum böyledir.Bizim peygamberlere
ihtiyacımız yok.Sadece kafamızı kaldırmamız yeterli.Güneş bir şeyi
aydınlatıyorsa o şey de güneşi ışığını yansıtır.Ay misali.Herkeste
Tanrıyı göremezsiniz.Eğer bunu size söylüyorlarsa sakın inanmayın.Çünkü
güneşin aydınlatmadığı birisini yani karanlıkta olan birisini görmeniz
imkansız.O insanlarda güneşi de göremezsiniz çünkü onun ışığını
yansıtmazlar.Tanrı da aynısını yapar.Onu yansıtmayan kimselerde onu
göremezsiniz.Ondan saklanan kimseler karanlıkta kalmışlardır ve onları
görmeniz imkansız,onlarda Tanrıyı aramanız yanlış.Herkesi
sevemezsiniz.Ya da kimseyi sevmezsiniz.İlkinde sevmediğiniz insanlarda
Tanrıyı göremiyorsunuz o yüzden sevmiyorsunuz.Çünkü Tanrı
sevgidir.Karşılıklı elektrik alamadığınız kimseleri yani sevgiyi
yansıtamadığını düşündüğünüz kimseleri yani Tanrıyı yansıtamadığını
düşündüğünüz kimseleri sevmezsiniz.İkincisindeyse siz karanlıkta
kalmışsınız.. .
5 duyu organı
var.Burnumuz,Dilimiz,Gözümüz,Kulaklarımız,Derimiz.Materyalistler
genelde Tanrıyı kabul etmezler.Neden?Çünkü Tanrıyı maddeden bağımsız
olarak tanımlarlar ve maddeden bağımsız bir şeyin maddeyi nasıl
yarattığına bir anlam veremezler bu yüzden de Tanrı yok derler.Bu durum
aslında ilk bakışta çok mantıklı.Çünkü 5 duyu organımızı kullandığımız
zaman gerçekten de yukarıda anlattığım gibi bir tablo ortaya çıkar.Peki
diyelim ki,gözlerimizi ortadan kaldırdık.Göz diye bir duyu organımız
artık yok.O zaman demek ki,renklerden haberimiz olamazdı.Çünkü renkleri
anlamamızın başka bir yolu yok.Peki burnumuz olmasaydı,kokulardan
haberimiz olur muydu?Tabiki de olmazdı! Peki kulaklarımız olmasaydı ses
nedir bilir miydik?Tabiki de hayır! Ya derimiz olmasaydı
dokunabileceğimiz şeyleri hayal edebilir miydik? Edemezdik elbette!
Ancak renklerin olduğunu bilmeyen veya kokunun ne olduğunu anlayamayan
ya da sesten haberi olmaya bir sürü insan var aramızda.Ve sadece onlar
için yoktur bu söylediklerim.
Buraya
kadar tamam.Şimdi sizden bir şey rica edicem.Lütfen öyle bir duyu
organı hayal edin ki maddeden bağımsız olan şeylerden de haberiniz
olsun.Ben burda asla cin veya ruhları savunmuyorum zaten onların var
olduklarına da inanmıyorum.Sadece şunu anlatmaya çalışıyorum,insan
vücudu eğerki bir yerde yetersiz kalıyorsa ötesi yoktur demek aptallık
olur.'Çünkü evrendeki her şey bizim algılayabildiklerimizle sınırlı
değil.'Belki de bir fazla duyu organımız olsaydı Tanrıyı
anlayabilirdik.Veya evrimin öyle bir aşaması gelecek ki,Tanrıyı
algılayabilicez.. .Bana kalırsa ben Tanrının var olduğuna inanırım.Ve
Tanrıya sadece var olduğu için saygı gösteririm.Eskilere baktığımız
zaman tüm dinleri kökeninde 'güneş'e hayranlığın yattığını
görebilirsiniz.Bu benzetme saçma olduğu kadar mantıklıdır da.Benim
Tanrı anlayışıma göre,o sadece onu arayanlara görünür.'Eğer ki, güneşin
önüne çıkma isteğimiz yoksa güneş bizim önümüze çıkmaz.'Ve böylece hep
karanlıkta kalırız.Bence Tanrı da böyledir.Herkese eşit mesafededir.Ve
en tepededir.Görememek için sadece saklanmamız lazım.Ve o da sadece
saklananlara görünmez.Tanrının müdahile etmesi ve müdahile etmemesi
bununla sınırlıdır diye düşünüyorum.Eğer ki aydınlanmak istiyorsanız
yani Tanrıyı görmek istiyorsanız sadece saklandığınız yerden çıkmanız
yeterli.Tüm ihtişamıyla sizi saracaktır.Gözleri olan birisine güneşi
göstermek aptallık olur.Tanrıda da durum böyledir.Bizim peygamberlere
ihtiyacımız yok.Sadece kafamızı kaldırmamız yeterli.Güneş bir şeyi
aydınlatıyorsa o şey de güneşi ışığını yansıtır.Ay misali.Herkeste
Tanrıyı göremezsiniz.Eğer bunu size söylüyorlarsa sakın inanmayın.Çünkü
güneşin aydınlatmadığı birisini yani karanlıkta olan birisini görmeniz
imkansız.O insanlarda güneşi de göremezsiniz çünkü onun ışığını
yansıtmazlar.Tanrı da aynısını yapar.Onu yansıtmayan kimselerde onu
göremezsiniz.Ondan saklanan kimseler karanlıkta kalmışlardır ve onları
görmeniz imkansız,onlarda Tanrıyı aramanız yanlış.Herkesi
sevemezsiniz.Ya da kimseyi sevmezsiniz.İlkinde sevmediğiniz insanlarda
Tanrıyı göremiyorsunuz o yüzden sevmiyorsunuz.Çünkü Tanrı
sevgidir.Karşılıklı elektrik alamadığınız kimseleri yani sevgiyi
yansıtamadığını düşündüğünüz kimseleri yani Tanrıyı yansıtamadığını
düşündüğünüz kimseleri sevmezsiniz.İkincisindeyse siz karanlıkta
kalmışsınız.. .