VE KURAN İLE İLGİLİ İDDİALAR
İddia: Parmak izi mucizesi
iddiaya göre parmak izi ilk olarak Kur'an'da geçmekte (kıyâme sûresi
- ayet 4) ve her insanın farklı bir parmak izinin olduğu 20. y.y fark
edilmiş. Bakalım öyle mi?
Safsataya Cevap
Parmak izinin kullanılmaya başlaması milattan önceki yıllara dayanır.
Antik Babillere ait kil tabletlerde parmak izinin mühür olarak
kullanıldığı saptanmıştır. Yine ayrıca İbrahimi dinlerden önce Mısır,
Minoan, Çin, Babylon, Roma, Araplar, japonlar gibi hemen bir çok yerde
ve medeniyette parmak izinin bilinçli olarak kullanımına rastlanmıştır.
Sormak lazım! mucize nerede?
Kaynaklar:
Fingerprint - Wikipedia, the free encyclopedia
THE_PRINT_VOL_16_ISSUE_02.PDF
SCAFO Online Articles
http://www.ancientfingerprints.org/nr1_lo.pdf
FIRST IRANIAN RECORD ON FINGER-PRINTING Persian Journal Latest Iran News
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: Atomlar Mucizesi
http://www.kuranca.com/atomlar.htm
Safsataya cevap:
Pediyodik Tabloyu ekliyelim buraya
Periyodik tablo - Vikipedi
Bir kaç element eksik haliyle burada tabloya ait bir resimde mevcut.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bde...odik_tablo.gif
Periyodik tabloda bulunan toplam 118 element arasından mucize (şans) eseri 11 element'in kısa yazılışı ve atom numarası tutuyormuş, hatta bu 11 element arasından atom numarası tutmayan (Te, K, Ti ve S) adlı 4 elementin atom ağırlığı tutuyormuş. Yani şöyleki eğer atom numarası tutmazsa, atom ağırlığına bakıyor, tuttumu işte bu mucize sayılıyor!
Üstelik bu mucize olarak öne sürülen elementler arasından bir tanesi
bile Metaller sınıfı arasında bulunmuyor. Yine ayrıca surenin kendi
ismi olan Hadîd yani Demir (sûre'nin kendi ismi bu arada) bulunan
mucizeler arasında yeri yok. Yani asıl element olan Demir (F) mucize
olarak bulanmamış.
Zahmet buyurmamanız için araştırdım ve mucize olarak öne sürülen elementler hangisi hangi sınıftanmış ekliyorum.
Radon (Rn) Soygaz
Zirconium (Zr), Ta (Tantalum), Ti (Titanium) Geçiş metalleri
Yb (Ytterbium), Sm (Samarium) Lantanitler
F (Fluorine) Halojen
As (Arsenic), Te (Tellurium) Metaloid
K (Potassium) Alkali Metal
S (Sulfur) Ametal
Bu kadar zırvalama arasından tutup ayetleri saymadım, gerçekten sayılar tutuyormu diye! bununla kafamı yormaya bile değmez.
Konu dışı: 1400 yıllık Hadîd (Demir) sûresinin ismini, "Element
sûresi" diye değişmiş bulunuyor. kendi sitesinden bakıp
görebilirsiniz. Sureyi bilmeyende acaba bu ayetlerde periyodik tabloda
bulunan elementlerdenmi bahsediliyor sanacak..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: DENİZ - KARA ORANI
Zatı muhterimin sitesinden aynen aktarıyorum
Alıntı:
Safsataya Cevap:
Burada tek doğru satır, deniz ve karaların yüzdelik oranıdır. Onuda
Kuran değil bilim söylüyor. Diğer yazılanlar ise yalnış değil yalandır!
Deniz-Kara oranının günümüzdeki değerinin % 71' e, % 29 olduğunu doğru
olduğunu söylemiştik, lakin bu değişken bir değerdir. Küresel ısınma
ile kutuplardaki buzulların erimesi ile deniz oranı kuşkusuz
artacaktır, buna göre değişken bir değerden dolayı mucize çıkarmak
saçma olduğu kadarda komiktir.
Yine Çelakıl bir gaf daha yaparak o yıllarda kıtalar keşfedilmemişti
diyor. Bu iddia komik olmuş, zira kıtalar bilinen bir gerçekti,
Amerika'da zaten insanlar vardı, en azından kızılderililer vardı! evet
o zamanki adı Amerika değildi ama o kıta vardı ve orada canlı hayatta
devam ediyordu. Yine ayrıca bu zat, Amerika'nın kuran'da bildirildiğini
yazmış, ne garip oysaki ne yazdıkları arasında nede kuran'da böyle bir
iddia yok. Kendisi zaten deniz - kara oranlarını hesaplamış, ne alaka
amerika keşfi ile !
Şimdi gelelim Karaların hareketliliğine, tırnaklarımızın uzama hızında
karaların hareket ettiğini biliyormuydunuz? Bundan 250 milyon yıl önce
dünyanın tek bir kıta halinde olduğu biliyormuydunuz?
Evet bundan milyonlarca yıl önce Dünya üzerinde sadece pangea kıtası
vardı. Zaman içinde kıtalar bir birinden ayrılıyor ve bu ayrılma
tırnaklarımızın uzama hızı kadardır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Pangea
Fazla uzatmadan gelelim en can alıcı noktaya, cehaletin verdiği cesaret
ile çok saydığı ve saygı duyduğu Kuran hakkında yalan yazmaktanda geri
kalmamıştır.
13 defa Berr, yabas ifadesinin geçtiğini iddia etmekte.
Öncelikle bu adamın arapça bilgisinin hiç olmadı çok açık anlaşılıyor,
"Berr" kelimesi kara anlamına gelmemekte. "Berr" berrak demek, açık net
anlamında kullanılır. Ve "berr" kelimesi Kuran'da sadece Tûr suresinin
28. ayetinde geçmekte. Başkada hiçbir yerde geçmemektedir. Yabas
kelimesi ise Kuran'da tek bir yerde bile geçmemektedir. Demekki Berr
sözcüğü kara anlamında değilmiş ve kuran'da 13 defa geçmiyormuş.
Elim değmişken bu işi düzelteyim bari. Kuran'da kara anlamına
gelen kelime "Berzah, Berzehun, Berzahun" dir. Yani engel yani kara
anlamına gelmektedir. Bir başka kara anlamına gelen kelime ise
"Berri"dir, dikkat edilmesi gereken nokta berr ile berri'nin bir birine
anlam bakımından uzaktan yakından alaksı yoktur, yani sonradan eklenen
"i" harfi bir ek değil.
Şimdi gelelim kara anlamına gelen kelimelerin kuran'da kaç defa geçtiğine.
Berzah, Berzehun, Berzahun'den başlayalım; Kur'an'da sadece 5 yerde
geçmektedir. (MU'MİNUN 99, MU'MİNÛN 100, FURKÂN 53, RAHMÂN 20, EN'AM 98
)
"Berri" kelimesi kaç yerde varmış bakalım; RÛM 41, ANKEBÛT 65, LOKMÂN
32, EN'ÂM 59, EN'ÂM 63, EN'ÂM 97, NEML 63, İSRÂ 67, İSRÂ 68, İSRÂ 70,
YÛNUS 22, MÂİDE 96, burdada 12 adet varmış.
Hadi burada Berri yazacağına eli sürçmüş berr yazmış varsayalım, "berri" kelimesi bile 13 adet değilki.
Hem 12 adet "Berri" ile, 5 adet "Berzah" kelimesini toplarsak toplamda 17 yapar. Demekki mucize yokmuş.
Şimdi gelelim Deniz sayısına, gerçi kara sayısının yalan
olduğunu çıkardık, deniz sayısı doğru olsa ne yazar diyeniniz
olacaktır. Tüm yazılanların yalan olduğunu söylemiştim ve
ispatlayacağım..
"Bahr" yani deniz kelimesinin deniz anlamına geldiğini söylemiş evet doğru "bahr, bahri" deniz anlamına gelmekte.
Şimdi gelelim Kuran'da hangisi kaç kere geçmiş.
"Bahr" kelimesi; (ŞUARÂ 63, EN'ÂM 59, EN'ÂM 97, YÛNUS 22, ) sadece 4 yerde geçiyor.
"Bahri" kelimesi; RÛM 41, İSRÂ 66, İSRÂ 67, KEHF 61, KEHF 63, KEHF 79,
İBRÂHÎM 32, RAHMÂN 24, HACC 65, A'RÂF 163, LOKMÂN 31, TÛR 6, ŞÛRÂ 32,
NEML 63, İSRÂ 70, MÂİDE 96, TÂHÂ 77, EN'ÂM 63, BAKARA 164 görüldüğü
gibi "Bahri" kelimesi 19 kere geçiyor.
Toplmada 19+4= 23 etti hani 32 idi, Çelakıl sayıları ters çevirmiş ve utanmadan yalan söyleyip 32 var demiş.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: Kum tepeleri Mars gezegeninemi işaret ediyor?
Çelakıl sitesinden aktarıyorum
Alıntı:
Safsataya Cevap
Öncelikle şunu belirtelim, burada Çelakıl, Ahkâf kelimesinin "kum
tepeleri" olduğunu sanmakta veya kendince öyle bir kurnazlığa gitmekte.
Oysaki Âd kavminin yaşadığı bölgede rüzgârlar, "Ahkâf" denen kum
tepelerini meydana getiriyordu. Kavmin yaşadığı bölge ve kum
yığınlarından söz edildiğinden sûre Ahkâf adını almıştır. Sonuç olarak
sureye ismini veren Ahkâf bir bölge ismidir.
Örneğin bir "istanbul" diyince nasıl bir şehir anlıyorsanız ve Türk Dil
kurumunda "istanbul" için bir şehir tabiri kullanılıyorsa. Ayetteki
Ahkâf'ta aynen böyledir. Yani dünyanın öbür ucundaki veya bir başka
bölgedeki kum yığınları için Ahkâf yakıştırması kullanılmaz.
Yine ayrıca konu dışı olacak ama belirtmeden geçemiyeceğim. Bu sûre'nin
Mekke'de "uydurulduğu" (indirilmiştir demiyorum, zira hiçbir ayetin
yaratıcı tarafından indirildiğine inanmıyorum!) için, sûreyi
incelerseniz Muhammed'in iyilik sever, cicili bicili v.b insancıl
yollarla dini yayma gayreti içerisinde olduğunu görebilirsiniz, oysaki
Medine'ye geçip güçlendiğinde asarım keserim politikaları yürütmüştür,
bunuda Medine'de inen ayetlere bakıp rahatlıkla görebilirsiniz.İlgili
konular için bkz 1 bkz 2 bkz 3 bkz 4 bkz 5 bkz 6 bkz 7
Şimdi sûrenin ismini açığa kavuşturduktan sonra dönelim asıl konumuza
İddia edildiği gibi Ahkâf sûresinin 28. ayetini alıyoruz
Alıntı:
okunuşu
Alıntı:
İşimiz olmamasına rağmen E.Hamdi Yazır mealinide ekleyelim
Alıntı:
Soruyorum şu kendine âlim diyip bu -mucize- safsataları uyduralanlara.. Bizim görmediğimiz bişeymi görüyorsunuz? hani M A RS kelimesi bu ayetin neresinde yazıyor?
Şimdi burda akla gelen şu; mars kelimesi nerden türemedir?. Mars aslında Roma mitolojisindeki savaş ilahı olan Mɑrz'ın
isminden esinlenerek bu adı almıştır. Türkçesine ise ingilizceden
türeme olan Mars olarak yerini almıştır. Peki diğer ülkeler bu gezegene
hangi ismi vermişler, buyrun bakalım?
Araplar: المريخ
Aragonés: Marte
Žemaitėška: Marsos
Brezhoneg: Meurzh
Català: Mart
v. v.s görüldüğü gibi her dilde farklı bir adı varmış bu gezegenin,
illaki MARS diyeceğiz diye bir kadide'de yokmuş. Ayrıca şunuda sormak
lazım bir mucize olacaksa bunun arapça yazılışı olarak bulunması daha
doğru olmazmıydı.. Sonuçta Kur'an cennet dilinin bile arapça olduğunu
savunur, tıpkı her insanın islam fıtratı üzerine doğduğunu savunduğu
gibi..
Bu çelişkili durumu, diğer bir mucize sayılan Halley Yıldızı safsatası
üzerindede uygulamak mümkün, bu yüzden Halley Yıldızı v.b gibi abidik
gubik iddiaları kaide değer bulup buraya eklemiyeceğim zaten.
Şimdi gelelim şu Mars'ta sadece kum tepeleri iddiasına. Çelakıl öyle
bir yazmışki bilmeyen biride Mars'ı sadece kum tepelerinden oluştuğunu
sanacak. Oysaki öyle değil, Haziran 2008’de Nature dergisinde
yayımlanan üç makalede açıklandığı gibi, Mars’ın kuzey yarımküresinde
10.600 km. uzunluğunda ve 8.500 km. genişliğindeki dev bir meteor
kraterinin varlığı saptanmıştır. Bu krater, bugüne kadar keşfedilmiş en
büyük meteor kraterinin (Ay'ın güney kutbu kısmındaki Atkien Havzası)
dört misli büyüklüğündedir.
Mars, Dünya hariç tutulursa, halen Güneş Sistemi’ndeki gezegenler
içinde sıvı su ve yaşam içermesi en muhtemel gezegen olarak
görülmektedir. Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter keşif
projelerinin radar verileri gerek kutuplarda (Temmuz 2005) gerekse orta
bölgelerde (Kasım 2008) geniş miktarlarda su buzlarının var olduğunu
ortaya koymuş bulunmaktadır. 31 Temmuz 2008’de Phoenix Mars Lander adlı
robotik uzay gemisi Mars toprağının sığ bölgelerindeki su buzlarından
örnekler almayı başarmıştır.
Günümüzde, Mars, yörüngelerine oturmuş üç uzay gemisine evsahipliği
yapmaktadır: Mars Odyssey, Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter.
Mars, Dünya hariç tutulursa, Güneş Sistemi’ndeki herhangi bir sıradan
gezegenden ibaret değildir. Yüzeyi pek çok uzay aracına evsahipliği
yapmıştır. Bu uzay araçlarıyla elde edilen jeolojik veriler şunu ortaya
koymuştur ki, Mars önceden su konusunda geniş bir çeşitliliğe sahipti;
hatta geçen on yıllık süre sırasında gayzer (kaynaç) türü su fışkırma
veya akıntıları meydana gelmişti. NASA’nın Mars Global Surveyor projesi
kapsamında sürdürülen incelemeler Mars’ın güney kutbu buz bölgesinin
geri çekilmiş olduğunu ortaya koymuştur.
Tüm bu yazılanları okuduğumuzda Mars'ın sadece kum yığınlarından ibaret olmadığını anlamak mümkün.
Gelelim şu Mars'ın uyduları olan Deimos ve Phobos adlı iki uydusuna, yine Çelakıl bu uydulardan bahsederken sadece Deimos adlı uydudan bahsetmiştir. Oysaki mars'ın iki uydusu vardır ve Deimos adlı uydunun bir turu 30 saat değil, 30,3 saat sürmektedir. bkz
Demios adlı uyduya ait bir video
Yine ayrıca ayrını sûrenin 30. ayetinde Deimos adlı kelime filan
geçmemekte, o anlama gelen veya o kelimeyi oluşturan şifreli
saçmalıklarda yok.
Alıntı:
Saçmalıklarla uğraşmak, bilimsel verilerle uğraşmaktan daha zordur.
İnsan aklıyla dalga geçmek ve kuran'da mucize aramak, şaklabanlara ait
bir iş olsa gerek!
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mars_(gezegen)
http://en.wikipedia.org/wiki/Transit...imos_from_Mars
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: Kâbe Mucizesi
KABE MUCİZESİ _ DÜNYANIN ALTIN ORAN NOKTASI VE KUTSAL TOPRAKLARA GİZEMLİ YOLCULUK Bu ilgili sitede son günlerde ortaya atılan bir iddia var. Kâbe değilsede Mekke; Dünyanın altın oran noktasıymış ve bu mucizeymiş.
Evet evet uğruna fragmanlar hazırlanıp, film çekilmiş. "Sabah namazına
nasıl kalkılır" diye kitap basılırda bunun için basılmaz mı? tabiki
kitapda basmışlar. Tarih bilgisinden ve göktaşlarından habersiz
yaşayan, bu son mucize uydurukçusuna cevap vermeye çalışacağız.
Safsataya Cevap
Öncelikle şunu üstüne basa basa belirtelim; Kâbe, Dünyanın altın oran
noktasında değildir. Zaten kendilerinin de böyle bir iddiası yok ama bu
mucize söylemine inananlar hemen Kâbe'yi Dünyan'nın altın oran
noktasındadır diye ilan ederler. Şuan itibariyle Dünya'nın altın oran noktası Kâbe'nin 7,5 km (yedi buçuk) kuzeyindedir.
Şuan itibariyle diyoruz çünkü karalar hareket halindedir! 100 milyon
yıl önce, Dünya'nın altın oran noktası başka bir bölgeye isabet
ediyordu. 100 Milyon yıl sonra'da Dünya'nın altın oran noktası şuanki
konumunda çok daha farklı yerlere isabet edecektir. Tırnaklarımızın uzama hızında kıtaların hareket ettiğini düşünsenize.. bkz: Pangea - Vikipedi
Bu üç-beş satırlık cevap bile bu uyduruk mucizezeyi! yıkmaya yeter ama
kabe hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için devam edelim..
İlgili sitede doğu-batı oranı kullanılarakta altın oran noktası
Mekke'yi isabet ediyor gibi gösterilmektedir -ki bunun hiçbir bilimsel
dayanağı yoktur. Doğu ile Batı'nın her hangi bir ucu yokturda ondan
neyse zaten pangea yani karaların hareketliliği'de bu iddiayıda
çürüktemekte.
Hem neden Kâbe'yi isabet etmiyorda, 7,5 km kuzeyini isabet ediyor?
Zaten bu yüzdendir -ki Mekke bölgesi Dünya'nın altın oran noktası
olarak gösteriliyor. Buna mucize demek ve inanmak için saf olmak
gerekir. Buna mucize demek için tam kâbe'yi isabet ediyor olması
gerekmezmiydi?
Kâbe: Dünya üzerindeki bir çok dine ev sahipliği yapmıştır. Arap
putperestler dahi Kâbe etrafında 7 kez tavaf yaparlardı. Kureyş
dışından gelen Bedevi putperestler tavafı çıplak olarak yaparlardı.
Putları ziyaret, Hacerül Esved (siyah taş)
taşına el sürme ve öpme, Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelme,
şeytan taşlama! hac ibadetinin en önemli ritüellerindendi.
Putperestlerin hac sırasında hep bir ağızdan yaptıkları telbiye de
aynen şöyleydi:
Alıntı:
Peki günümüz Müslümanları şuan bundan farksız bişeymi yapıyor?
Asıl can alıcı noktaya gelelim yani Hacerül Esved taşına. Bu taş siyah bir taştır ve göktaşıdır.
Cahil insanlar döneminde bir taş gökten düşecek ve bu taş diğer
taşlardan farklı olduğu için bir ilahtan gelmiş kabul edilmeyecek
öylemi? veya ilah diye kabul edenler çıkmayacağını kim garanti
edebilir? Günümüzde halen bazı bölgelerde öküze tapanlar varken bu
olasılığa saçma gözüyle bakılamaz.
Kâbe Muhammed’in dininden çok daha eskidir. İslam tarihi yalnızca
yaklaşık bin dört yüzyıl öncesine dayanırken, Kâbe’deki o siyah taş yüz
binlerce yıl öncesine aittir. İlginç olan bir başka husus da bu taşın
Dünyamıza ait gibi görünmemesidir. Peki Dünya’ya nasıl gelmiştir? Sahip
olduğumuz tek hipotez, bu taşın bir meteorun parçası olduğu
iddiasındadır. Bir meteor dağıldığında ondan kopan binlerce taş parçası
Dünya’ya doğru düşer. Bunlardan çoğu Dünya’ya ulaşmadan yanıp tükenir.
Geceleri kayan yıldızlar gördüğümüzde bunlar aslında yıldız değil,
meteorlardır. Bazen dev boyutlarda meteorlar bile Dünya’ya düşmeyi
başarır. Bu taşların bileşimi Dünya’dakilerden farklıdır ve Kâbe’deki
de işte böyle bir taştır.
Kaynaklar:
Black Stone - Wikipedia, the free encyclopedia
Pangea - Vikipedi
Hacerü'l-Esved - Vikipedi
Kâbe - Vikipedi
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: SİRİUS YILDIZI VE 49 SAYISI
Çelakıl'ın sitesinden aynen aktarıyorum
Alıntı:
Safsataya Cevap:
Öncelikle şunu belirtelim Sirius B yıldızının, Sirius A etrafında bir
tur atması 49 yıl diye kesin bir bulgu yoktur. Sadece bazı astronomlar
bir turun 49,9 yıl olduğunu "tahmin" ederler.
Yine ayrıca tarihte Sirus yıldızını kutsal sayan bir çok kavim var, bunlar;
“Sothis” (Eski Mısırca adının Grekçe’ye uyarlanmış hali)
“Sigi” (Dogonlar’da)
“Sigo” (Bambara’larda)
“Şira” (Araplar’da)
“Seirios” (Hellenler'de)
“Sirius” (Romalılar’da)
“Kak-si-sa” veya “Kak-si-di” (Asur-Babil’de)
“Kak-si-si” (Hititler’de)
“Tistirya“, “Tishtrya” veya “Tiştria” (Farsça: Zerdüştçülüğü benimsemiş kavimlerde)
“Sima Kayne” (Bozolar’da)
“Sirona” (Galyalılar’da)
"Hu-Şi" (Çinliler’de )
Yine ayrıca, putperest araplarda Huzaa kabileside Şi'ra (sirius) yıldızını kutsal sayardı.
Fala uzatmadan gelelim asıl konuya
Neye göre 49 yıl ? Hangi takvime göre? tabiki rumi Takvime göre.. Birde
islam'ın kabul ettiği hicri takvime göre hesaplayın bakalım 49 yılmı
çıkacak..
Kameri ay 29.5 günden 44 dakika 3 saniye daha uzun olduğundan 12
Kameri ayın belirlediği 354 günlük kuramsal Kameri yıldan 8 saat 48
dakika 36 saniye daha uzundur. 30 yılda bu hata 11 gün 0 saat 18 dakika
0 saniye olacağından eşzamanlılığı sağlamak için 30 yıl boyunca 19 adet
354 gün süreli ve 11 adet 355 gün süreli yıl oluşturulur. 355 günlük
yıllar son aya bir gün ilave edilerek gerçeklenir. Böylece eşzamanlık
sağlanır ve ancak 2400 yılda bir takvime tekrar 1 gün ilave etmek
gerekir.
Kameri yılın ortalama vakti günlerin yıllara göre dağılımından
(19x354+11 x 355) / 30=354 gün 8 saat 48 dakika olarak hesaplanır.
Hicri takvim ile hesaplarsak bu tur 47,5 yıl çıkacaktır.
Yine ayrıca burdaki belgedede görüldüğü gibi http://www.deizm.net/nph-iarticle_query.pdf
49,9 veya 49 yıl gibi bir iddia söz konusu değil. Yüzlerce astlogdan
sadece bir veya bir kaçı 49 veya 49,9 yıl demesi bu bulgunun kesin
olduğu anlamına gelmiyor. Zaten bu iddia eski ve kesindir diye bir
tabir kullanmıyorlar. Zaten Çelakıl'ın kaynak aldığı makaleye bakın KryssTal : Measuring The Stars Bu mevcut site ne bir bir universite veya bir kuruma ait internet sitesi değil!, Yazılan makalede çok eski bir makale.
Bu konu hakkında nasa sitesinde tek bir iddia bile yok. Buyrun bkz 1 bkz2
Bu durumda şunu sormak lazım; Mucize nerede ?
İddia: Parmak izi mucizesi
iddiaya göre parmak izi ilk olarak Kur'an'da geçmekte (kıyâme sûresi
- ayet 4) ve her insanın farklı bir parmak izinin olduğu 20. y.y fark
edilmiş. Bakalım öyle mi?
Safsataya Cevap
Parmak izinin kullanılmaya başlaması milattan önceki yıllara dayanır.
Antik Babillere ait kil tabletlerde parmak izinin mühür olarak
kullanıldığı saptanmıştır. Yine ayrıca İbrahimi dinlerden önce Mısır,
Minoan, Çin, Babylon, Roma, Araplar, japonlar gibi hemen bir çok yerde
ve medeniyette parmak izinin bilinçli olarak kullanımına rastlanmıştır.
Sormak lazım! mucize nerede?
Kaynaklar:
Fingerprint - Wikipedia, the free encyclopedia
THE_PRINT_VOL_16_ISSUE_02.PDF
SCAFO Online Articles
http://www.ancientfingerprints.org/nr1_lo.pdf
FIRST IRANIAN RECORD ON FINGER-PRINTING Persian Journal Latest Iran News
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: Atomlar Mucizesi
http://www.kuranca.com/atomlar.htm
Safsataya cevap:
Pediyodik Tabloyu ekliyelim buraya
Periyodik tablo - Vikipedi
Bir kaç element eksik haliyle burada tabloya ait bir resimde mevcut.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bde...odik_tablo.gif
Periyodik tabloda bulunan toplam 118 element arasından mucize (şans) eseri 11 element'in kısa yazılışı ve atom numarası tutuyormuş, hatta bu 11 element arasından atom numarası tutmayan (Te, K, Ti ve S) adlı 4 elementin atom ağırlığı tutuyormuş. Yani şöyleki eğer atom numarası tutmazsa, atom ağırlığına bakıyor, tuttumu işte bu mucize sayılıyor!
Üstelik bu mucize olarak öne sürülen elementler arasından bir tanesi
bile Metaller sınıfı arasında bulunmuyor. Yine ayrıca surenin kendi
ismi olan Hadîd yani Demir (sûre'nin kendi ismi bu arada) bulunan
mucizeler arasında yeri yok. Yani asıl element olan Demir (F) mucize
olarak bulanmamış.
Zahmet buyurmamanız için araştırdım ve mucize olarak öne sürülen elementler hangisi hangi sınıftanmış ekliyorum.
Radon (Rn) Soygaz
Zirconium (Zr), Ta (Tantalum), Ti (Titanium) Geçiş metalleri
Yb (Ytterbium), Sm (Samarium) Lantanitler
F (Fluorine) Halojen
As (Arsenic), Te (Tellurium) Metaloid
K (Potassium) Alkali Metal
S (Sulfur) Ametal
Bu kadar zırvalama arasından tutup ayetleri saymadım, gerçekten sayılar tutuyormu diye! bununla kafamı yormaya bile değmez.
Konu dışı: 1400 yıllık Hadîd (Demir) sûresinin ismini, "Element
sûresi" diye değişmiş bulunuyor. kendi sitesinden bakıp
görebilirsiniz. Sureyi bilmeyende acaba bu ayetlerde periyodik tabloda
bulunan elementlerdenmi bahsediliyor sanacak..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: DENİZ - KARA ORANI
Zatı muhterimin sitesinden aynen aktarıyorum
Alıntı:
Kur'an-ı Kerim'de geçen "Deniz" ve "Kara" kelimelerinin sayıca birbirlerine oranı, bugün modern bilimdeki oranla birebir aynıdır. Halbuki o yıllarda henüz kıtalar keşfedilmemişti ve kara-deniz oranının bilimsel olarak tespit edilmesi mümkün değildi. Örneğin Amerika gibi büyük bir kara parçasının varlığı Kuran'dan yüzyıllar sonra 15. yüzyılda keşfedilmiştir. Kur'an'da toplam 13 defa "Kara (berr, yabas)" ifadesi geçmektedir. "Deniz (bahr)" kelimesi ise 32 defa geçmektedir. Yani deniz oranı 32/45, kara oranı ise 13/45 olarak verilmektedir. Yüzdelere çevirdiğimizde deniz oranı yüzde 71, kara oranı ise yüzde 29 çıkmaktadır. Modern bilimin bulgularına göre de denizler Dünya'nın yüzde 71'ini, karalar ise yüzde 29'unu kaplamaktadır. Günümüzde bilimadamları bu tür ince hesaplamaları uydu fotoğrafları ve bilgisayarlar ile yapabilmektedir. |
Safsataya Cevap:
Burada tek doğru satır, deniz ve karaların yüzdelik oranıdır. Onuda
Kuran değil bilim söylüyor. Diğer yazılanlar ise yalnış değil yalandır!
Deniz-Kara oranının günümüzdeki değerinin % 71' e, % 29 olduğunu doğru
olduğunu söylemiştik, lakin bu değişken bir değerdir. Küresel ısınma
ile kutuplardaki buzulların erimesi ile deniz oranı kuşkusuz
artacaktır, buna göre değişken bir değerden dolayı mucize çıkarmak
saçma olduğu kadarda komiktir.
Yine Çelakıl bir gaf daha yaparak o yıllarda kıtalar keşfedilmemişti
diyor. Bu iddia komik olmuş, zira kıtalar bilinen bir gerçekti,
Amerika'da zaten insanlar vardı, en azından kızılderililer vardı! evet
o zamanki adı Amerika değildi ama o kıta vardı ve orada canlı hayatta
devam ediyordu. Yine ayrıca bu zat, Amerika'nın kuran'da bildirildiğini
yazmış, ne garip oysaki ne yazdıkları arasında nede kuran'da böyle bir
iddia yok. Kendisi zaten deniz - kara oranlarını hesaplamış, ne alaka
amerika keşfi ile !
Şimdi gelelim Karaların hareketliliğine, tırnaklarımızın uzama hızında
karaların hareket ettiğini biliyormuydunuz? Bundan 250 milyon yıl önce
dünyanın tek bir kıta halinde olduğu biliyormuydunuz?
Evet bundan milyonlarca yıl önce Dünya üzerinde sadece pangea kıtası
vardı. Zaman içinde kıtalar bir birinden ayrılıyor ve bu ayrılma
tırnaklarımızın uzama hızı kadardır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Pangea
Fazla uzatmadan gelelim en can alıcı noktaya, cehaletin verdiği cesaret
ile çok saydığı ve saygı duyduğu Kuran hakkında yalan yazmaktanda geri
kalmamıştır.
13 defa Berr, yabas ifadesinin geçtiğini iddia etmekte.
Öncelikle bu adamın arapça bilgisinin hiç olmadı çok açık anlaşılıyor,
"Berr" kelimesi kara anlamına gelmemekte. "Berr" berrak demek, açık net
anlamında kullanılır. Ve "berr" kelimesi Kuran'da sadece Tûr suresinin
28. ayetinde geçmekte. Başkada hiçbir yerde geçmemektedir. Yabas
kelimesi ise Kuran'da tek bir yerde bile geçmemektedir. Demekki Berr
sözcüğü kara anlamında değilmiş ve kuran'da 13 defa geçmiyormuş.
Elim değmişken bu işi düzelteyim bari. Kuran'da kara anlamına
gelen kelime "Berzah, Berzehun, Berzahun" dir. Yani engel yani kara
anlamına gelmektedir. Bir başka kara anlamına gelen kelime ise
"Berri"dir, dikkat edilmesi gereken nokta berr ile berri'nin bir birine
anlam bakımından uzaktan yakından alaksı yoktur, yani sonradan eklenen
"i" harfi bir ek değil.
Şimdi gelelim kara anlamına gelen kelimelerin kuran'da kaç defa geçtiğine.
Berzah, Berzehun, Berzahun'den başlayalım; Kur'an'da sadece 5 yerde
geçmektedir. (MU'MİNUN 99, MU'MİNÛN 100, FURKÂN 53, RAHMÂN 20, EN'AM 98
)
"Berri" kelimesi kaç yerde varmış bakalım; RÛM 41, ANKEBÛT 65, LOKMÂN
32, EN'ÂM 59, EN'ÂM 63, EN'ÂM 97, NEML 63, İSRÂ 67, İSRÂ 68, İSRÂ 70,
YÛNUS 22, MÂİDE 96, burdada 12 adet varmış.
Hadi burada Berri yazacağına eli sürçmüş berr yazmış varsayalım, "berri" kelimesi bile 13 adet değilki.
Hem 12 adet "Berri" ile, 5 adet "Berzah" kelimesini toplarsak toplamda 17 yapar. Demekki mucize yokmuş.
Şimdi gelelim Deniz sayısına, gerçi kara sayısının yalan
olduğunu çıkardık, deniz sayısı doğru olsa ne yazar diyeniniz
olacaktır. Tüm yazılanların yalan olduğunu söylemiştim ve
ispatlayacağım..
"Bahr" yani deniz kelimesinin deniz anlamına geldiğini söylemiş evet doğru "bahr, bahri" deniz anlamına gelmekte.
Şimdi gelelim Kuran'da hangisi kaç kere geçmiş.
"Bahr" kelimesi; (ŞUARÂ 63, EN'ÂM 59, EN'ÂM 97, YÛNUS 22, ) sadece 4 yerde geçiyor.
"Bahri" kelimesi; RÛM 41, İSRÂ 66, İSRÂ 67, KEHF 61, KEHF 63, KEHF 79,
İBRÂHÎM 32, RAHMÂN 24, HACC 65, A'RÂF 163, LOKMÂN 31, TÛR 6, ŞÛRÂ 32,
NEML 63, İSRÂ 70, MÂİDE 96, TÂHÂ 77, EN'ÂM 63, BAKARA 164 görüldüğü
gibi "Bahri" kelimesi 19 kere geçiyor.
Toplmada 19+4= 23 etti hani 32 idi, Çelakıl sayıları ters çevirmiş ve utanmadan yalan söyleyip 32 var demiş.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: Kum tepeleri Mars gezegeninemi işaret ediyor?
Çelakıl sitesinden aktarıyorum
Alıntı:
M-a-r-s kelimesine işaret eden Kuran'daki "Ahkaf" suresinin anlamı "KUM TEPELERİ"dir. Astronomide Mars denildiğinde akla ilk gelenlerden birisi Mars'taki dev "KUM TEPELERİ" yani yüksek kum yığınlarıdır. Mars bu yönüyle diğer gezegenlerden farklıdır. Örneğin daha önce gönderilen Opportunity uzay aracı bir kum tepesine saplanmıştı ve haftalarca süren güçlü kum fırtınalarından dolayı büyük tehlike atlatmıştı. İlginçtir ki Ahkaf (Kum Tepeleri) suresi 23.ayetteki harf dizilimlerine baktığımızda M-A-R-S harfleri açıkça görünüyor (Arapça'da Mim-Elif-Ra-Sin harfleri). Yani bu harfler normal bir kelimeyi oluşturur gibi yanyana duruyorlar ve Mars kelimesi net bir biçimde görünüyor. Sadece Mars değil aynı zamanda Mars'ın uydusu olan gökcismi "Deimos" kelimesi de bu şekilde geçiyor. ( Deimos Mars'ın çevresinde döner, Ay'ın Dünya çevresinde döndüğü gibi) Üstelik D-E-İ-M-O-S ' a işaret eden ayetin numarası 30'dur ve 30 sayısı bu uyduyu temsil eden bir sayıdır çünkü Mars çevresindeki dolanım süresi 30 saattir. Dolayısıyla ayet numarasının bu gökcisimlerinin dolanım süresiyle aynı olması da şaşırtıcıdır. Mars kelimesini oluşturan harfler Deimos'tan birkaç ayet önce geçiyor yani tüm bu anlattıklarımız Kuran'da ard arda ve aynı surede geçiyor o nedenle tesadüf olarak değerlendiremeyiz. Kısacası surenin ismi olan Ahkaf (Kum Tepeleri) de Mars'taki dev kum tepelerine işaret ediyor olabilir. Fakat Kuran'ın indirildiği çağda teleskop henüz keşfedilmemişti ve kimse Mars'ta kum tepeleri olduğunu bilmiyordu ayrıca Deimos astronomide henüz keşfedilmemişti. |
Safsataya Cevap
Öncelikle şunu belirtelim, burada Çelakıl, Ahkâf kelimesinin "kum
tepeleri" olduğunu sanmakta veya kendince öyle bir kurnazlığa gitmekte.
Oysaki Âd kavminin yaşadığı bölgede rüzgârlar, "Ahkâf" denen kum
tepelerini meydana getiriyordu. Kavmin yaşadığı bölge ve kum
yığınlarından söz edildiğinden sûre Ahkâf adını almıştır. Sonuç olarak
sureye ismini veren Ahkâf bir bölge ismidir.
Örneğin bir "istanbul" diyince nasıl bir şehir anlıyorsanız ve Türk Dil
kurumunda "istanbul" için bir şehir tabiri kullanılıyorsa. Ayetteki
Ahkâf'ta aynen böyledir. Yani dünyanın öbür ucundaki veya bir başka
bölgedeki kum yığınları için Ahkâf yakıştırması kullanılmaz.
Yine ayrıca konu dışı olacak ama belirtmeden geçemiyeceğim. Bu sûre'nin
Mekke'de "uydurulduğu" (indirilmiştir demiyorum, zira hiçbir ayetin
yaratıcı tarafından indirildiğine inanmıyorum!) için, sûreyi
incelerseniz Muhammed'in iyilik sever, cicili bicili v.b insancıl
yollarla dini yayma gayreti içerisinde olduğunu görebilirsiniz, oysaki
Medine'ye geçip güçlendiğinde asarım keserim politikaları yürütmüştür,
bunuda Medine'de inen ayetlere bakıp rahatlıkla görebilirsiniz.İlgili
konular için bkz 1 bkz 2 bkz 3 bkz 4 bkz 5 bkz 6 bkz 7
Şimdi sûrenin ismini açığa kavuşturduktan sonra dönelim asıl konumuza
İddia edildiği gibi Ahkâf sûresinin 28. ayetini alıyoruz
Alıntı:
قَالَ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللَّهِ وَأُبَلِّغُكُمْ مَا أُرْسِلْتُ بِهِ وَلَٰكِنِّي أَرَاكُمْ قَوْمًا تَجْهَلُونَ |
okunuşu
Alıntı:
Kâle innemel ilmu indallâhi ve ubelligukum mâ ursiltu bihî ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne). |
İşimiz olmamasına rağmen E.Hamdi Yazır mealinide ekleyelim
Alıntı:
Dedi: o ılim ancak Allah yanında, ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum ve lâkin sizi öyle bir kavım görüyorum ki cahillik ediyorsunuz |
Soruyorum şu kendine âlim diyip bu -mucize- safsataları uyduralanlara.. Bizim görmediğimiz bişeymi görüyorsunuz? hani M A RS kelimesi bu ayetin neresinde yazıyor?
Şimdi burda akla gelen şu; mars kelimesi nerden türemedir?. Mars aslında Roma mitolojisindeki savaş ilahı olan Mɑrz'ın
isminden esinlenerek bu adı almıştır. Türkçesine ise ingilizceden
türeme olan Mars olarak yerini almıştır. Peki diğer ülkeler bu gezegene
hangi ismi vermişler, buyrun bakalım?
Araplar: المريخ
Aragonés: Marte
Žemaitėška: Marsos
Brezhoneg: Meurzh
Català: Mart
v. v.s görüldüğü gibi her dilde farklı bir adı varmış bu gezegenin,
illaki MARS diyeceğiz diye bir kadide'de yokmuş. Ayrıca şunuda sormak
lazım bir mucize olacaksa bunun arapça yazılışı olarak bulunması daha
doğru olmazmıydı.. Sonuçta Kur'an cennet dilinin bile arapça olduğunu
savunur, tıpkı her insanın islam fıtratı üzerine doğduğunu savunduğu
gibi..
Bu çelişkili durumu, diğer bir mucize sayılan Halley Yıldızı safsatası
üzerindede uygulamak mümkün, bu yüzden Halley Yıldızı v.b gibi abidik
gubik iddiaları kaide değer bulup buraya eklemiyeceğim zaten.
Şimdi gelelim şu Mars'ta sadece kum tepeleri iddiasına. Çelakıl öyle
bir yazmışki bilmeyen biride Mars'ı sadece kum tepelerinden oluştuğunu
sanacak. Oysaki öyle değil, Haziran 2008’de Nature dergisinde
yayımlanan üç makalede açıklandığı gibi, Mars’ın kuzey yarımküresinde
10.600 km. uzunluğunda ve 8.500 km. genişliğindeki dev bir meteor
kraterinin varlığı saptanmıştır. Bu krater, bugüne kadar keşfedilmiş en
büyük meteor kraterinin (Ay'ın güney kutbu kısmındaki Atkien Havzası)
dört misli büyüklüğündedir.
Mars, Dünya hariç tutulursa, halen Güneş Sistemi’ndeki gezegenler
içinde sıvı su ve yaşam içermesi en muhtemel gezegen olarak
görülmektedir. Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter keşif
projelerinin radar verileri gerek kutuplarda (Temmuz 2005) gerekse orta
bölgelerde (Kasım 2008) geniş miktarlarda su buzlarının var olduğunu
ortaya koymuş bulunmaktadır. 31 Temmuz 2008’de Phoenix Mars Lander adlı
robotik uzay gemisi Mars toprağının sığ bölgelerindeki su buzlarından
örnekler almayı başarmıştır.
Günümüzde, Mars, yörüngelerine oturmuş üç uzay gemisine evsahipliği
yapmaktadır: Mars Odyssey, Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter.
Mars, Dünya hariç tutulursa, Güneş Sistemi’ndeki herhangi bir sıradan
gezegenden ibaret değildir. Yüzeyi pek çok uzay aracına evsahipliği
yapmıştır. Bu uzay araçlarıyla elde edilen jeolojik veriler şunu ortaya
koymuştur ki, Mars önceden su konusunda geniş bir çeşitliliğe sahipti;
hatta geçen on yıllık süre sırasında gayzer (kaynaç) türü su fışkırma
veya akıntıları meydana gelmişti. NASA’nın Mars Global Surveyor projesi
kapsamında sürdürülen incelemeler Mars’ın güney kutbu buz bölgesinin
geri çekilmiş olduğunu ortaya koymuştur.
Tüm bu yazılanları okuduğumuzda Mars'ın sadece kum yığınlarından ibaret olmadığını anlamak mümkün.
Gelelim şu Mars'ın uyduları olan Deimos ve Phobos adlı iki uydusuna, yine Çelakıl bu uydulardan bahsederken sadece Deimos adlı uydudan bahsetmiştir. Oysaki mars'ın iki uydusu vardır ve Deimos adlı uydunun bir turu 30 saat değil, 30,3 saat sürmektedir. bkz
Demios adlı uyduya ait bir video
Yine ayrıca ayrını sûrenin 30. ayetinde Deimos adlı kelime filan
geçmemekte, o anlama gelen veya o kelimeyi oluşturan şifreli
saçmalıklarda yok.
Alıntı:
قَالُوا يَا قَوْمَنَا إِنَّا سَمِعْنَا كِتَابًا أُنْزِلَ مِنْ بَعْدِ مُوسَىٰ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ يَهْدِي إِلَى الْحَقِّ وَإِلَىٰ طَرِيقٍ مُسْتَقِيمٍ Kâlû yâ kavmenâ innâ semî’nâ kitâben unzile min ba’di mûsâ musaddikan li mâ beyne yedeyhi yehdî ilel hakkı ve ilâ tarîkın mustekîm(mustekîmin). |
Saçmalıklarla uğraşmak, bilimsel verilerle uğraşmaktan daha zordur.
İnsan aklıyla dalga geçmek ve kuran'da mucize aramak, şaklabanlara ait
bir iş olsa gerek!
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mars_(gezegen)
http://en.wikipedia.org/wiki/Transit...imos_from_Mars
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: Kâbe Mucizesi
KABE MUCİZESİ _ DÜNYANIN ALTIN ORAN NOKTASI VE KUTSAL TOPRAKLARA GİZEMLİ YOLCULUK Bu ilgili sitede son günlerde ortaya atılan bir iddia var. Kâbe değilsede Mekke; Dünyanın altın oran noktasıymış ve bu mucizeymiş.
Evet evet uğruna fragmanlar hazırlanıp, film çekilmiş. "Sabah namazına
nasıl kalkılır" diye kitap basılırda bunun için basılmaz mı? tabiki
kitapda basmışlar. Tarih bilgisinden ve göktaşlarından habersiz
yaşayan, bu son mucize uydurukçusuna cevap vermeye çalışacağız.
Safsataya Cevap
Öncelikle şunu üstüne basa basa belirtelim; Kâbe, Dünyanın altın oran
noktasında değildir. Zaten kendilerinin de böyle bir iddiası yok ama bu
mucize söylemine inananlar hemen Kâbe'yi Dünyan'nın altın oran
noktasındadır diye ilan ederler. Şuan itibariyle Dünya'nın altın oran noktası Kâbe'nin 7,5 km (yedi buçuk) kuzeyindedir.
Şuan itibariyle diyoruz çünkü karalar hareket halindedir! 100 milyon
yıl önce, Dünya'nın altın oran noktası başka bir bölgeye isabet
ediyordu. 100 Milyon yıl sonra'da Dünya'nın altın oran noktası şuanki
konumunda çok daha farklı yerlere isabet edecektir. Tırnaklarımızın uzama hızında kıtaların hareket ettiğini düşünsenize.. bkz: Pangea - Vikipedi
Bu üç-beş satırlık cevap bile bu uyduruk mucizezeyi! yıkmaya yeter ama
kabe hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için devam edelim..
İlgili sitede doğu-batı oranı kullanılarakta altın oran noktası
Mekke'yi isabet ediyor gibi gösterilmektedir -ki bunun hiçbir bilimsel
dayanağı yoktur. Doğu ile Batı'nın her hangi bir ucu yokturda ondan
neyse zaten pangea yani karaların hareketliliği'de bu iddiayıda
çürüktemekte.
Hem neden Kâbe'yi isabet etmiyorda, 7,5 km kuzeyini isabet ediyor?
Zaten bu yüzdendir -ki Mekke bölgesi Dünya'nın altın oran noktası
olarak gösteriliyor. Buna mucize demek ve inanmak için saf olmak
gerekir. Buna mucize demek için tam kâbe'yi isabet ediyor olması
gerekmezmiydi?
Kâbe: Dünya üzerindeki bir çok dine ev sahipliği yapmıştır. Arap
putperestler dahi Kâbe etrafında 7 kez tavaf yaparlardı. Kureyş
dışından gelen Bedevi putperestler tavafı çıplak olarak yaparlardı.
Putları ziyaret, Hacerül Esved (siyah taş)
taşına el sürme ve öpme, Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelme,
şeytan taşlama! hac ibadetinin en önemli ritüellerindendi.
Putperestlerin hac sırasında hep bir ağızdan yaptıkları telbiye de
aynen şöyleydi:
Alıntı:
Lebbeyk allahümme lebbeyk. La şerike leke illa şerikun huve lek. Temlikuhu ve ma-melek |
Peki günümüz Müslümanları şuan bundan farksız bişeymi yapıyor?
Asıl can alıcı noktaya gelelim yani Hacerül Esved taşına. Bu taş siyah bir taştır ve göktaşıdır.
Cahil insanlar döneminde bir taş gökten düşecek ve bu taş diğer
taşlardan farklı olduğu için bir ilahtan gelmiş kabul edilmeyecek
öylemi? veya ilah diye kabul edenler çıkmayacağını kim garanti
edebilir? Günümüzde halen bazı bölgelerde öküze tapanlar varken bu
olasılığa saçma gözüyle bakılamaz.
Kâbe Muhammed’in dininden çok daha eskidir. İslam tarihi yalnızca
yaklaşık bin dört yüzyıl öncesine dayanırken, Kâbe’deki o siyah taş yüz
binlerce yıl öncesine aittir. İlginç olan bir başka husus da bu taşın
Dünyamıza ait gibi görünmemesidir. Peki Dünya’ya nasıl gelmiştir? Sahip
olduğumuz tek hipotez, bu taşın bir meteorun parçası olduğu
iddiasındadır. Bir meteor dağıldığında ondan kopan binlerce taş parçası
Dünya’ya doğru düşer. Bunlardan çoğu Dünya’ya ulaşmadan yanıp tükenir.
Geceleri kayan yıldızlar gördüğümüzde bunlar aslında yıldız değil,
meteorlardır. Bazen dev boyutlarda meteorlar bile Dünya’ya düşmeyi
başarır. Bu taşların bileşimi Dünya’dakilerden farklıdır ve Kâbe’deki
de işte böyle bir taştır.
Kaynaklar:
Black Stone - Wikipedia, the free encyclopedia
Pangea - Vikipedi
Hacerü'l-Esved - Vikipedi
Kâbe - Vikipedi
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İddia: SİRİUS YILDIZI VE 49 SAYISI
Çelakıl'ın sitesinden aynen aktarıyorum
Alıntı:
"Doğrusu Şi'ra (Sirius) yıldızının Rabbi O'dur." (Necm suresi, 49) Arapça karşılığı Şi'ra olan Sirius yıldızının Kuran'da sadece 49. ayette geçmesi,gerçekten ilgi çekici bir durumdur. Çünkü bilimadamları Sirius yıldızının hareketlerindeki düzensizliklerden yola çıkarak onun bir çift yıldız olduğunu keşfetti ve gözle görülemeyen diğer yıldıza Sirius B ismini verdi.Teleskopsuz görülemeyen Sirius B yıldızının, Sirius A etrafındaki dolanım süresinin de 49 yıl olduğunu tespit etti. |
Safsataya Cevap:
Öncelikle şunu belirtelim Sirius B yıldızının, Sirius A etrafında bir
tur atması 49 yıl diye kesin bir bulgu yoktur. Sadece bazı astronomlar
bir turun 49,9 yıl olduğunu "tahmin" ederler.
Yine ayrıca tarihte Sirus yıldızını kutsal sayan bir çok kavim var, bunlar;
“Sothis” (Eski Mısırca adının Grekçe’ye uyarlanmış hali)
“Sigi” (Dogonlar’da)
“Sigo” (Bambara’larda)
“Şira” (Araplar’da)
“Seirios” (Hellenler'de)
“Sirius” (Romalılar’da)
“Kak-si-sa” veya “Kak-si-di” (Asur-Babil’de)
“Kak-si-si” (Hititler’de)
“Tistirya“, “Tishtrya” veya “Tiştria” (Farsça: Zerdüştçülüğü benimsemiş kavimlerde)
“Sima Kayne” (Bozolar’da)
“Sirona” (Galyalılar’da)
"Hu-Şi" (Çinliler’de )
Yine ayrıca, putperest araplarda Huzaa kabileside Şi'ra (sirius) yıldızını kutsal sayardı.
Fala uzatmadan gelelim asıl konuya
Neye göre 49 yıl ? Hangi takvime göre? tabiki rumi Takvime göre.. Birde
islam'ın kabul ettiği hicri takvime göre hesaplayın bakalım 49 yılmı
çıkacak..
Kameri ay 29.5 günden 44 dakika 3 saniye daha uzun olduğundan 12
Kameri ayın belirlediği 354 günlük kuramsal Kameri yıldan 8 saat 48
dakika 36 saniye daha uzundur. 30 yılda bu hata 11 gün 0 saat 18 dakika
0 saniye olacağından eşzamanlılığı sağlamak için 30 yıl boyunca 19 adet
354 gün süreli ve 11 adet 355 gün süreli yıl oluşturulur. 355 günlük
yıllar son aya bir gün ilave edilerek gerçeklenir. Böylece eşzamanlık
sağlanır ve ancak 2400 yılda bir takvime tekrar 1 gün ilave etmek
gerekir.
Kameri yılın ortalama vakti günlerin yıllara göre dağılımından
(19x354+11 x 355) / 30=354 gün 8 saat 48 dakika olarak hesaplanır.
Hicri takvim ile hesaplarsak bu tur 47,5 yıl çıkacaktır.
Yine ayrıca burdaki belgedede görüldüğü gibi http://www.deizm.net/nph-iarticle_query.pdf
49,9 veya 49 yıl gibi bir iddia söz konusu değil. Yüzlerce astlogdan
sadece bir veya bir kaçı 49 veya 49,9 yıl demesi bu bulgunun kesin
olduğu anlamına gelmiyor. Zaten bu iddia eski ve kesindir diye bir
tabir kullanmıyorlar. Zaten Çelakıl'ın kaynak aldığı makaleye bakın KryssTal : Measuring The Stars Bu mevcut site ne bir bir universite veya bir kuruma ait internet sitesi değil!, Yazılan makalede çok eski bir makale.
Bu konu hakkında nasa sitesinde tek bir iddia bile yok. Buyrun bkz 1 bkz2
Bu durumda şunu sormak lazım; Mucize nerede ?